Şimdi
size anlatılan ve kuzu kuzu dinlediğiniz ama acı acı güleceğiniz masalların
mealini anlatacağım.
Bu
günlerde habire önceden kurulmuş Cumhuriyet Türkiyesi’nin birim, kurum ve
kurumsal yapılarının nasıl değiştiğini, değiştirildiğini ya da yeniden
yapılandırıldığını görüyoruz.
Dışarıdan
bakılınca "ya ne güzel, çağa uygun ya da günümüzün gereksinimlerine
karşılık verecek hale getiriliyor" denilebilir.
Buna
da eyvallah.
Şimdi
bir düşünün.
İster
parti, ister şirket, ister bir kurum neresi olur ise olsun "gül gibi"
yönetilirken bu yerlerde su mu çıkıyor da değiştiriliyor.
Örnek,
çok partili parlamenter sistem, zaten baraj koya koya alametifarikası kendinden
menkul partiler kurdurulup, olanların ipi çekilip, %7-9.9 seçim barajlarına
nazar boncuğu gibi takılarak bir parti tek başına iktidar yapıldı mı? Evet.
16
yıl dediği dedik, çaldığı düdük ile yönetmedi mi? Evet.
Zaten
Başkan gibi değil miydi? Evet.
Koalisyonlara
kapıyı kapatacak mıydı? Evet.
Kapattı
mı? Nerede o zaman % 10 barajını aşanlara muhtaçlık vardı, şimdi topu topuna
%1'-2'lik partilerin bile "ağız kokusu çekilmiyor" mu? Evet. Eeee
ağam, madem koalisyon, ittifaklar yönetimlerin olmazsa olmazı günümüz
yönetimleri için;
Sormazlar
mı adama, "Ağam, çok partili sistemde de ağa sen idin, Başkanlık’ta da ağa
sensin. Biz bu herzeleri neden yedik?”
DEVLETİ
ve BÜROKRASİYİ tanımayanların atladıkları nokta budur.
Geçmiş
dönemlerde bakanlık yapmış olanlara sorun. O zaman da neden
"bakanlık"lar ayrışıyor ya da birleşiyor"du? Hatta bir süre
sonra yeniden eski duruma dönülüyordu.
Örnek
mi? Belki daha eskileri bilmezsiniz, en yenileri:
Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
birleştirildi. Yeni ismi Çalışma Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı. Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Kalkınma Bakanlığı birleştirildi yeni ismi
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Ekonomi
Bakanlığı birleştirildi yeni ismi Ticaret Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı birleştirildi yeni ismi, Tarım ve
Orman Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ile Avrupa Birliği Bakanlığı birleştirildi
yeni ismi Dışişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı'nın yeni ismi Hazine ve Maliye
Bakanlığı, oldu.
Bu
değişikliklerden önce neyi eksik yapıyorlardı da değişikliklerden sonra neyi
fazla yapıyorlar?
Güncel
tartışma modasına uygun olarak Anayasa Mahkemesi, yeniden yapılandırılmadan
önce neyi yapamıyordu da şimdi neyi fazla yapıyor ya da yapacak? Anayasa aynı,
ama üyeler yeni.
Birleşse,
yeniden yapılansa da işlevleri aynı ama kadroları yeni.
Öyle
sandığınız gibi "eski hamam, eski tas" değil. Hamam aynı olabilir ama
tasları yeni aldık. Tellaklardan haberim yok.
Devleti
şirketlere, vakıflara, derneklere buyurun diye masaya koyarsanız olacağı budur.
Dün "Sayın ..... Beyefendi" denilenlere tahsis edilen bir kurum,
"öküz ölüp, ortaklık ayrılınca" kavga konusu oluyor.
Hani
Nasrettin Hoca fıkrası gibi. Eve giren hırsızı yakalayan çocuk, annesini arar.
Anne evde hırsız var. Kov gitsin. Gitmiyor anne. Al getir. Gelmiyor anne.
Modunda. Ne kovabiliyorsunuz ne de gidiyorlar. Eee o zaman yapılacak ne?
Yorganı
yakmak. Ya bir pire için yorgan yakılır mı?
Neden
yakılmasın ki yorgan elin, yenisini alacaklar da eller. O zaman niye
uğraşsınlar ki. Yak eskisini, al yenisi. Devletin malı deniz, yemeyen domuz.
Yok
efendim ışıklar sabaha kadar o kurumun yanmış, bu kurumun yanmış. Yakanların
umurunda mı? Işıkların elektrik faturası, trene bakar gibi bakanlarca ödeniyor nasıl
olsa. Neden yakılmasın ki!
Yansın,
yakılsın ki alem çıksın, şenlik olsun. Herkes içini döksün rahatlasın. Denk
gelince de, kıdemli valinin, çömez kaymakam adayına dediği gibi, "yık yap,
yık yap".
Kurumu
boz, at eskileri, yap yenisini oturt eski koltuklara, ver eski defter kitabı
yenilerin eline, çal çal oynasınlar.
Ne
zaman, bir kurum yeniden yapılandıracağız denilse, içimden bir gülmek gelir ki,
sormayın gitsin.
Yine
kimlere hangi koltuklar sunulacak, kimler ağa, kimler maraba yapılacak diye
gülerim.
Boş
verin yanan sönen ışıkları, eskiyi yeniyi. Siz neredeyseniz ona bakın. Niye mi?
O zaman alın size bir tekerleme.
"Eğer,
karın güzel ise ne işin var düğün evinde, düğün senin kendi evinde: Eğer karın
çirkin ise ne işin var cenaze evinde, cenaze senin kendi evinde, gir ağla, çık
ağla."
O
yüzden iktidara yakın iseniz girin oynayın, çıkın oynayın. Gerisinde iseniz size
"ağlayın" diyeceğim de. Siz de gülersiniz ki " ağlanacak
halinize". Ne diyeyim ki.