CUMHURİYET HALK PARTİSİ’Nİ YÖNETEBİLMEK

Türkiye’de bir siyasal partiyi yönetmek zor iştir. Hele bu parti tarihsel olarak devrimci köklerden gelen, çağdaş insanların umudu ve ilerici hareketlerde önder olmuş bir kitle partisiyse daha da zordur. Cumhuriyet Halk Partisi böyle bir partisidir.

Parti içinde kimseyi memnun edemezsiniz, herkes kendine göre devrimcidir, herkesin bir beklentisi vardır, herkes yönetimde söz sahibi olmak ister. Böylece yönetimdeki yetkililer ne yapacaklarını, nasıl bir yol, yöntem tutturacaklarını bilemezler. CHP’nin önderi olmak da Atatürk’ten beri zordur. İsmet Paşa zamanındaki tek parti yönetimi zor zamanlar geçirmiş, dünya savaşırken tarafsız kalınabilmiş ama Cumhuriyet Devrimlerinin sürdürülmesi ve kökleştirilmesinde hatalar yapılmıştır. 1946 Büyük Kurultayından sonra çok partili yaşama geçilmiştir. CHP’den ayrılanlar Demokrat Partiyi kurmuşlar ve 14 Mayıs1950’den 27 Mayıs 1960’a kadar on yıl CHP yönetimi içindeki bölünmelerden yararlanan muhafazakarlar (gelenekçi tutucular), devleti tamamen ve ölünceye kadar ele geçirmek üzereyken ordu yönetime el koymuştur. Ama beş yıl sonra gene bu gelenekçi / tutucu kesim yönetimi ele geçirmiştir. Böylece günümüze kadar üçüncü bir merkez parti ortaya çıkamamıştır.

İlerici parti olan CHP hep kendi içinde yılanlar yaşatırken, muhafazakar parti olan DP ve türevleri de içindeki yalanlarla yaşayarak yükselmiş, dini tarikatların teslim aldığı Adalet ve Kalkınma Partisine dönüşmüştür. Türkiye’nin Osmanlıdan gelen siyasal geleneği hep böyledir. Gelenekçi tutucular Türkçülük, İslamcılık ve Osmanlıcılık şekillerine girerek AKP’ye kadar gelmiştir. Kendilerine “Cumhur İttifakı” diyen ama Cumhuriyetçilikle hiç ilgisi olmayan üç tarzı siyaset (AKP, MHP ve BBP) Demokrat Parti'nin yapamadığını çoktan yapmış, devleti ele geçirmiştir.

CHP’nin iç çekişmeleri altılı masa zamanında daha da şiddetlenmiş, iktidardan ayrılmak zorunda bırakılan muhafazakâr siyasetçilerle ortaklık yapılmış, umutlar artmış ama altılı masanın CHP dışındaki ortaklarının tutumu ve karşı tarafın göz göre göre yaptığı gayrimeşru yöntemlere ses çıkartılamadığından, iktidar gene AKP ve ortaklarına verilmiştir.

Gelelim bizim gönlümüzü verdiğimiz, RTE’nın nefret ettiği Bay Kemal’e.

Üyeler gözünde etkisiz, eylemsiz ve bürokrat görüntüsünü bir türlü silemeyen Kılıçdaroğlu, seçimlerden sonra iyice güvenini kaybetmiştir. Dolayısıyla yapılan son resmi Kurultayda yönetimi yenilikçilere teslim etmek zorunda kalmıştır. Ondan herkesin beklediği yeni yönetime bütün içtenliği ile her zaman, her eylemde destek olmasıdır. Olamıyor, içinden gelmiyorsa köşesine çekilip CHP’yi iyileştirecek bilgilerini ve anılarını yazması beklenmişti. Olmadı, Akşener’in yaptığı gibi kılık değiştirip kayıplara karışması bile bugünkü tavırlarından çok daha iyi olurdu.

Elbette bir parti içinde eski ve yeni üyeler, eski ve yeni yöneticiler partinin geleceği ve iktidar olabilmesi için özgürce kendi düşüncelerini söyleyebilmelidirler. CHP’nin parti disiplini hiçbir zaman AKP’ninki gibi olmamıştır, zaten olsaydı CHP olmazdı. Özgürlük varsa demokrasi de vardır. CHP’nin o zamanki yönetimi büyük bir hata yaparak AKP’nin kalitesizliğine özenmiş, “Kasaba Politikacısı” kişilikli siyasetçilerden vaz geçememiştir. Bu tür siyasetçilere bazı uluslar “Dar Zaman Politikacısı” derlermiş. Oysa kalite için Türkiye’nin (ve CHP’nin) o kadar çok kaynağı ve zamanı olmuştu ki…

AKP tarafının ve Sarayın, hırsızlık ve yolsuzluklara nasıl kucak açtığı ve yol verdiğini, kimlere teslim olup nereleri teslim aldıklarını bence en iyi Kılıçdaroğlu biliyordu. (Ya da bilmeliydi) Madem siyaset bu kadar tatlı geldi, madem vatan dediğimizde siyasal mücadele aklına geliyordu, o zaman halen sürdürdüğü siyasal konuşma ve tutumunda daima hedefi Saray ve şürekası olmalıydı.

Diğer kuşakları bilmem ama biz kıyamet öncesi 68’liler için Kılıçdaroğlu büyük umuttu. Temiz, çirkefe batmamış, siyasete efendiliği getirmiş, olgun kişilikli, küfürsüz ve kavgasız siyaseti doğru bellemiş bizden biriydi. AKP Başkanının tam aksi bir karakterdi. Hele elinde “Hak, hukuk, adalet” pankartı taşıyarak Ankara Kızılay’dan, İstanbul Maltepe Meydanına yürüyüşünü unutmak mümkün mü? (Ne çok umudumuzu yediler bizim!)

Kılıçdaroğlu’nu tahlil edenler ya da edecek olanlar onun kaybedilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra suçu bütün parti teşkilatına attığını, kendisinin bu konuda suçlu olmadığına dair beyan ve yazılı tamimlerini ortaya koymalıdırlar. Eğer Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu değil de Mansur Yavaş olsaydı, bu kadar muhafazakarlık garabeti içinden CHP başarıyla çıkıp Cumhurbaşkanlığı el değiştirmeyecek miydi?

Kılıçdaroğlu yenildiği parti kongresinde sözde uğradığı haksızlıkları anlatacağına bize şunları anlatsın, canımızı yesin: Son on beş yıldaki bütün seçimlerde hangi hileler yapıldı? İktidar tarafını tutan sözde bağımsız Yüksek Seçim Kurullarıyla nasıl mücadele edildi, neden başarısız olundu? İktidar partisinin seçimleri kazanmak için devletin bütün gücünü nasıl kullandı? CHP yönetimi seçimlerde istifa etmeyen Bakanlar, iktidara destek veren Valiler, devletle iktidarı karıştıran Savcılar hakkında neler yaptı? Kemal Bey kamu oyuna neden kazanamadığını ayrıntılı bir şekilde, tarih sırasıyla ve belgeleriyle, kaynaklarıyla anlatabilseydi eğer, biz onu Genel Başkanlığı zamanındakinden daha çok sevecektik. Olmadı!

Bugün CHP saflarına yeniden dönebilen Muharrem İnce’nin davranışı Kemal Kılıçdaroğlu’na örnek olsun. Mahkemenin kararı ne olursa olsun kamu oyunun kararı bellidir. Kılıçdaroğlu, kronolojik olarak değil “yetkinlik ve etkinlik” bakımından da CHP tarihindeki Genel Başkanların en sonuncusudur.

Kılıçdaroğlu başarılı bir yönetime yardımcı olmayıp hala CHP Başkanı olmak için umutlanıyorsa, iki nedeni vardır: Birincisi aklını yitirecek kadar hırsının esiri olmuştur. İkincisi ana muhalefeti etkisiz kılmak isteyen birilerinin emrine girmiştir.

Aklı başında olmayanların vatanseverliği tartışılır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cumhur Utku Arşivi

Bunalıyoruz!

27 Ağustos 2025 Çarşamba 14:46

Kürt Gailesi

14 Ağustos 2025 Perşembe 15:27

SIHHİYE!

29 Temmuz 2025 Salı 10:30

YANGIN VAR!

07 Temmuz 2025 Pazartesi 11:19

MERMERLİ PLAJI VE YETKİN AKIL

12 Haziran 2025 Perşembe 11:30

TRUMP’IN BÜYÜKELÇİSİ

06 Haziran 2025 Cuma 10:46

27 MAYIS VE SONRASI

27 Mayıs 2025 Salı 12:12

OYUNA GELMEYİN!

22 Mayıs 2025 Perşembe 14:55

GÜNDEMİ DEĞİŞTİRMEK!

14 Mayıs 2025 Çarşamba 10:30