Büyük felaketin üzerinden günler geçti. Yaraları sarmak için yapılacak  çok  iş var.

Çok sıkıntılı, sorunlu bir sürece giriyoruz.  Depremzedelerin geçici iskanının sağlanması, yardım malzemelerinin ihtiyaç sahiplerine dağıtılması, salgın tehlikesinin önüne geçilmesi, iletişimin hızlandırılması, temiz suya, elektriğe, çadıra, seyyar  tuvalete, ısınmaya duyulan ihtiyacın giderilmesi, yağmacılarla mücadele edilmesi gibi  acilen alınması gereken tedbirlerde sınırlı ölçüde  gelişme kaydedildi. Bu yöndeki çabalar hızlandırılmalı,  yoğunlaştırılmalı.

Gündemde  cevap bekleyen başka sorular var.  Organizasyon  bozukluğunun, koordinasyon eksikliğinin, görev ihmalinin sorumluğunu kimler üstlenecek? Tek adam yönetiminin yaşanılanlarda etkisi ne yönde  oldu? Felaketin yol açtığı hukuki sorunların üstesinden nasıl gelinecek? Korkunç yıkımın sorumluları kimler? Bunlardan hesap sorulacak mı? Anne, babalarını kaybeden çocukların  geleceği ne olacak? Felaketin ülkeye ekonomik, toplumsal, siyasi, güvenlik, sağlık, eğitim, çevresel vb. alanlarda  etkileri  ne olacak?

 Depremzedelere yardım amaçlı yurt içi ve dışında kampanyalar sürüyor. Yıkılan şehirlerin ve diğer yörelerin yeniden imarı ve onarımı için  ihtiyaç duyulan maddi  kaynaklar başka nerelerden bulunacak? Sermaye sahipleri taşın altına ellerini ne ölçüde sokacak? Dünya Bankası gibi kuruluşlar,  dost ülkeler ne ölçüde maddi destekte bulunacaklar? Yeniden inşa sürecinde yöre halkının iskanı nasıl sağlanacak? İç göçün deprem bölgelerine ve göç edilen yerlere etkileri neler olacak? Geçici iskan tedbirleri ne ölçüde yeterli olacak? Bu bölgede yaşayan sığınmacıların geleceği ne olacak?

Depremzedelerin  haklarını bilmeleri çok önemli. Hukuken izlenmesi  gereken yol konusunda kimler depremzedelere yardımcı olacak?  Seçimlerin zamanında yapılabilmesi için ne tür düzenlemeler yapılacak? OHAL siyasete alet edilecek mi? Terör örgütlerinin ve provokatörlerin   istismarına, dezenformasyona karşı ne tür önlem alınacak? Bu soruları çoğaltmak  mümkün.

  Felakete ilişkin başka sorular da kamuoyunda dillendiriliyor. Bir kısmı daha önce bu köşede de işaret ettiğimiz sorular. Tekrarda fayda var. Vatandaşlarımızın   deprem riskine karşı ne ölçüde aydınlatıldı? Olası bir depremin tahribatını ve insan kaybını azaltmak veya alt düzeyde tutmak için ne gibi tedbirler alındı? Deprem riskine rağmen “İmar Barışı”  gibi düzenlemelere neden   başvuruldu?  Deprem sigortasının önemi konusunda vatandaşlar ne denli bilinçli? Binaların dayanıklı olup olmadığı (yapı malzemesi, temelin sağlamlığı, bina yüksekliği vb.) ne ölçüde denetlendi?  Deprem potansiyeli taşıyan bölgelerde nüfus yoğunluğunu önlemek için ne tür politikalar izlendi? Yapılanmanın depremin odak noktasına coğrafi uzaklığı hiç gözetildi mi? Deprem riski taşıyan ovalarda, tarım  alanlarında  yapılaşma ne ölçüde önlendi?  Bu tür uyarıları medyada ve konferanslarda dile getiren bilim adamlarımızdan kaçı Makama davet edilerek görüş ve önerilerine  başvuruldu?  

Cevap bekleyen başka sorular da eklenebilir. Depremin yaralarını sararken bu sorulara cevap aranması, gelecekte karşılaşacağımız benzer felaketlere karşı daha hazırlıklı olmamıza yardımcı olacak.  Dersler çıkarmamıza yardımcı olacak. Bu ve benzeri sorulara cevap aranmasında özellikle, siyasilere, medyaya ve sivil toplum kuruluşlarına büyük  görev ve sorumluluk düşüyor. Meclis’te, önergelerle sorulara cevap aranmalı.  Medya, STK’lar, bilim adamları vb.  keza bu soruları   gündemde  tutmalı. Verilecek  cevaplar ışığında yaşanılan felakette payı olanlardan, yasaları göz ardı edenlerden, yamuk yapanlardan her kimse  hesap sorulmalı. Bugün olmazsa yarın…