Can dostum, en zor günlerimizde ekmeğimizi
paylaştığım, tırnaklarıyla yerli yabancı herkesi hayran bırakan Konyaaltı
Açık Hava Tiyatrosu’nun işletmecisi Hüseyin Demirtaş, Facebook’ta Hürriyet
Gazetesi’nin satışı ile ilgili olarak çok çarpıcı bir paylaşım yaptı.
Demirtaş’ın her satırına imzamı koyacağım ‘Aydın Doğan medyası’ başlıklı bu
duygusal olduğu kadar, gerçekleri de açık seçik ortaya koyan, bir anlamda
geçmişte yaşananları kamuoyuna anımsatma açısından çok önemli olan bu
paylaşımını ben de sizlerle paylaşmak istedim.
Şöyle yazıyor Demirtaş :
“Kimilerine göre laikliğin bekçisi, çağdaşlığın
amiral gemisi, Atatürk ve devrimlerinin yılmaz savunucusu...
O dönemde Antalya Ekspres Gazetesi’nin sahibiyim. Bir sabah yoğun telefon trafiği ile uyandık.
Herkes Hürriyet Akdeniz’in manşetini konuşuyor... Bizi tam sayfa manşet
yapmışlar; 'Başkanın Adamları'...
Burada bir hatırlatma yapmak isterim..
(Hürriyet
Akdeniz’de tam sayfa verilen habere göre ne alakaysa Başkan’ın(Bekir Kumbul
CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı)adamları : Erdoğan Kahya, İbrahim Akkaya,
Ahmet Dökdök, Hüseyin Demirtaş ve Ahmet Oruçoğlu)
Aslında
hedef Kumbul, nedeni de o dönem Kumbul’un o süreçte Aydın Doğan’a ait olan bir
plan tadilatını kabul etmemiş olması.
Kumbul’u
yıpratma amacıyla purolu haberlere kadar giden skandal haberlere konu olan
Konyaaltı sahilinde Petrol Ofisi eski Dolum Tesisleri ile Konyaaltı Kent
Meydanı arasında kalan bölgenin turizm tesis alanına çevrilmesi.
Olmayınca
Doğan Grubu’nun gazetecilik ilkeleri askıya alınıp, vurun abalıya anlayışı
devreye girmişti.
Söz konusu
alanı Aydın Doğan satınca, Sunis Otel grubu şimdilerde Konyaaltı Belediyesi’nin
yanında yükselen ucubeyi ve oteli dikmeye başladı. )
Hüseyin Demirtaş şöyle devam ediyor :
Bu kavgamızın başlangıcı değildir. Bizim başlattığımız kavganın bize sonucunun
başlangıcıdır. Biz Aydın Doğan'ın
Türkiye’de yerel basının katili olduğunu belki ilk görenlerden değiliz ama ilk
kılıç çekenlerdeniz...
Evet biz o gün ve bu gün de aynı düşünüyoruz. Aydın Doğan, Atatürk Devrimlerinin, Laikliğin, Cumhuriyetin katilidir.
Kurduğu hegemonya ülkenin en ufak hücresine kadar talana ortaklar oluşturarak
bu ülkeyi soymuştur. Bölgelerde, illerde, ilçelerde yarattığı 'TOSUNCUKLARLA' bu soygun düzenine
ortaklar oluşturmuş ve ülkemizde soygunu yaygınlaştırmıştır.
Yoksa neden hapis yatmaktan korksun, neden sahip olduğu medyayı bedavaya
sayılabilecek fiyata satsın. Hele hele Atatürkçü, Cumhuriyetçi; Laikliğin savaşçısı
biri veya grup, neden savaş yerine teslim olmayı seçsin ki?..
Neden... Çünkü kendisine “Senin tiyatro
oyunun bitti, git artık. Yoksa pisliğin dünyayı kokutur” demişlerdir.
Herhalde...
Neyse... Bizi manşet yapınca Antalya’daki 'Tosuncuk', biz de hakkımızı yasal
olarak arayalım dedik. Mahkeme tekzip kararı aldı... Fakat bu eşkıyanın
sayfaları bu tekzip kararını aynı haberde adı geçen Erdoğan Kahya için uyguladı
ama benim için gazetem için uygulamadılar... O dönem kimse söz söyleyemezdi bu eşkıya gruba ve onun
'TOSUNCUKLAR'ına... Yıllarca sahibi olduğum şirkete saldırdılar... Her yıl
onlarca kültür sanat etkinliği yapan firmama ambargo uyguladılar. Maliye
kapımdan hiç eksilmedi. Bu uygulamaları çok önemli değil ama senede üç
konser yapan, yalakayı kahraman olarak yaratıp bizi yıpratmaya çalıştılar. Bazı
yöneticileri etkileyerek bizi yıkmayı denediler...
Hatta bölgemizden sorumlu 'TOSUNCUK', o dönemde belediye başkanlarını, kent
yöneticilerini bize baskı yaptırmaya çok çalıştı. Bu baskı bize çok zarar vermiştir...
Bir gün Hürriyet gazetesinin başyazarı kendine ait 'AV SAHASINDA' şöyle
buyuruyordu; “Yerel basın çok önemli ama
maalesef çok yetersiz, Yerel basın adına Antalya’da çok önemli kıpırdamalar
var”... Yani bizi kast ediyordu, Antalya Ekspres’i...
Diyebilirsiniz ki ne var bunda adam hakkınızı teslim etmiş...
Ben de o güne kadar Hürriyet’in büyüklüğüne inanırdım ve o inançla gazetenin
tüm üst düzey yöneticilerine ve yazarlarına birer mektup yazdım. Hürriyet’in
Antalya’da ve bölgede çok yanlış, kirli işlerin içinde olduğunu anlatmaya
çalıştım... Sonuç, yazdığım bu mektuplar Aydın Doğan'ın oluşturduğu tüm
'TOSUNCUKLAR' tarafında Antalya’ya mahkemeye suç delili (!) olarak
gönderildi... Benim avukatım Sezgin
Tekin, Davanın savcısı Yusuf Hakkı
Doğan...
Savcı bey bizim açtığımız davaların reddine, Hürriyet’in açtığı davaların
kabulüne karar verdi, bize para cezaları yağdı. Bu paraları yiyen 'TOSUNCUK', gazetecilik hayatında çakı çakıverdiği
CHP’den Belediye meclisine aday oldu... Muhtemelen imar komisyonunda çalışıp hizmet vermek istiyordu...
Siz ülkenin bugünlere nasıl geldiğinin cevabını yanlış yerlerde aramayın”
Eline, yüreğine ve de kalemine sağlık Hüseyin
Demirtaş..
Bu çirkinliği yapanları ben de nefretle
kınıyorum..