Müslüman, Müslümanı ötekileştirerek, birbirlerini, Mezhep, Meşrep, dil, ırk ve renk ayrımı yapmak suretiyle birbirlerini öldürdükleri müddetçe gelişmiş olan Avrupalı Hristiyan topluluğuna üye olmaları söz konusu olmadığı gibi bilim, ilim ve teknolojinin gelişmesinden de nasiplenmeleri pek mümkün görünmüyor.
21. Yüzyılın ilk çeyreği içinde yaşayan birçok Müslüman ülke insanları halen Orta Çağ karanlığı içinde yaşamış olmalarının birinci sebebi teokrasi yönetim biçimi, yani dini otorite organları, siyasi otorite organları yerine, devlet idaresini elinde tutan, kral, padişah, Şeyh, tarikat ve cemaatler gibi dini kuruluşlar var oldukça Müslüman toplumunun gelişmesi pek mümkün değildir.
Hz. Muhammed, dünyadan göç edişinden takriben bir Asır sonra oluşan Hanefi, Şafii, Maliki ve Hambeli gibi Mezhepler insanları Kutsal Kuran-ı kerimle değildi Hz. Muhammet’in ölümünden 200 ile 400 yıl sonra uydurulmuş sıradan hadislerle idare etmek hem Müslüman dinine hem 'de Müslümanlara yapılacak en büyük kötülüktür.

Örneğin;
Irak ile İran gibi Müslüman ve sınır komşuları intikam uğruna çıkarmış oldukları mezhep savaşı sırasında 1,5 milyon insan katl edildi. Katillerden biri Batının yetiştirmiş olduğu Şii Mezhebi lideri Ayetullah Humeyni, diğer kişi Irkçı faşist Saddam Hüseyin ise Sünni ’idi. 
Ayrıca; Suriye ile Türkiye arasında akan kan ve kayıp etmiş olduğumuz binlerce genç şehitlerimizin ölümlerini bir türlü durduramadık…
Türkiye ile PKK terör örgütü arasında akıtılan kan, verilen can sayısı 50 bin geçti.
Ancak bunlarda çok daha başka ve çok daha kötü olan ve asırlardan beri bitmek ve tükenmek bilmeyen Müslümanlığın en büyük rezaleti hatta kepazeliklerden biri de Sünni ve Alevi düşmanlığının 600 yıldan beri gericiler tarafından devam ettirtilmesi tam bir gerici zihniyetin ürünüdür.
Türki’ye ile sınır olan Müslüman komşu devletler arası kan akmaya devam ederken, asıl kardeş kanı Türkiye içinde yaşanması ise Müslümanlar için çok daha dramatik bir hal almakta ve kronik ve dramatik halde çözümsüz hal almış durum da.
Yaklaşık olarak 600 yılı aşkın zaman içinde, Alevi- Sünni kavgası ortalama her 15 ile 20 yıl arasında gerici ve dinci kişi ve kişiler tarafından, çıkar ve menfaatlerine dokunulduğunu zan eden veya kurmuş oldukları düzenbaz çarkına çomak sokulacağını zan edenlerin bir kısım yardakçılar, kuyruğu kapıya sıkışmış kediler gibi miyavlayarak mezhepçilik yapmayı alışkanlık haline getirmiş olan sözde Müslüman ve demokrat olan özde din düşmanı ve faşist ruhlu olanlar var oldukça veya devlet insanları sağ, sol, senden, benden, Alevi, Sünni diyerek ayrım yapıldığı süre Türkiye Batı medeniyeti seviyesine çıkması pek mümkün görünmüyor.
Halbuki; Aleviler Türkiye Cumhuriyeti’nin, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurmuş olduğu laik ve sosyal hukuk Devleti'nin güvencesi ve teminatlarıdır.

Aleviler Amerika’nın Kızıl derileridir.

Aleviler Amerika’nın Siyahileridir.

Aleviler Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk 'dür

Aleviler Küba’nın 'Che' Guevara sıdır.

Aleviler Hindistan’ın Gandi’sidir.

Lakin ülkemizde tarikat, cemaat ve diyanet var oldukça ne laik Cumhuriyetin ne de çağdaş ve aydın Alevilerin kıymeti bilinmez.