Şu koca Dünya'ya sığmıyor muyuz, şaşıp kalıyorum.

--Savaşlar, kavgalar, ölümler, her şey sanki insanın ve insanlığın yok edilmesi üstüne. Ayıptır, yazıktır ya!..

--Bakıyorum İstanbul dahil Ülkenin en büyük müteahhitlerinin, iş adamlarının çoğu ya amelelikten, ya çıraklıktan ya da hamallıktan geliyor. Sonra, altı delik ayakkabı ile dolaştığı günleri silmek, unutmak için son model arabalar ve en eksantrik araba lastikleri ile yollarda savrula savrula hava atıp gitmeler.

--Ya sahiden akşam olup yatağa başını koyunca, bu yaptığından utanıyorlar mıdır, yoksa yarın daha da nasıl "havalı" olmanın planlarını mı yapıyorlardır. Ne komik ya.

--Bu gibi durumlarda Anadolu iki kelam etmiştir diye düşünürken, bu geldi aklıma. Hem de RİZE YÖRESİNDEN:

"Mısırı Kuruttun Mu

AnbardaDuruttun Mu

Nenen Çarık Giyerdi

Bunları Unuttun Mu?"

--Kimin neyi unutup, neyi anımsadığını bilemem ama, kirpilerin yaşam öyküsü belki bize ders olur.

 

Bu kışta olduğu gibi çok zaman öncesi bir Kışta da ormanda müthiş bir soğuk varmış. Soğuktan bütün hayvanlar etkilenmiş ve çoğu telef olmuşlar. Öykü ya bu, en çok kirpiler telef olmuşlar.

--Kirpilerin korunacak kürkleri yok ama onları sıcak tutacak dikenleri varmış. Hep birlikte baş başa verip düşünmüşler, taşınmışlar; soğuğa karşı ne yapabiliriz diye.

--Geceleri tüm kirpiler bir araya toplanmaya, geceyi birlikte geçirmeye ve birbirlerine yakın durarak ısınmaya karar vermişler.

--Gece ısınmışlar ama bu kez de, dikenleri birbirilerine batmış, hem birbirilerini yaralamışlar, hem de daha çok üşümüşler.

--Öyle denemişler olmamış, böyle denemişler olmamış en sonunda birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak kadar yakın, ancak birbirlerini incitmeyecek kadar uzak durmayı öğrenmişler.

--Yaşam deneyimler üzerine kurulan bir dengede işler. Ne abartmanın ne de görgüsüzlüğün bir anlamı vardır. Sonunda herkes bir noktada toplanırlar. O yüzden bir birimizi seviyor, sayıyor muş gibi yaparak değil, severek, sayarak, biri birimiz için üreterek yaşamayı öğrensek, sevgiyi eksek, beslesek mi, kirpiler gibi? Ne dersiniz?