Eğitimle ilgili geçen haftalarda bu köşede yayınlanan yazılarım üzerine çok değerli bir dostumdan bir mesaj aldım. Kendisi  üst düzey emekli bir kamu görevlisi. Bağlı bulunduğu kurumdan ücretsiz izin alarak yıllarca Birleşmiş Milletlerin önemli bir ofisinde çalıştı. Öncelikle şunu belirteyim bu tür uluslararası kuruluşlarda insanlarımız çalışmasına Türkiye büyük önem verir. Sayılarının artması için çaba harcar. Böyle kurumlarda çalışmak da kolay değildir. Çalışacak kişinin donanımlı, yetenekli, liyakatli olması ve yabancı dillerden bir ikisini çok iyi bilmesi gerekir.

Dostum mesajında 'Ben bir çoğunuzdan farklı bir yol çizerek Birleşmiş Milletler' de çalıştım. Orada başlangıçta intibakta epeyi zorluk çekmiş olsam da zamanla iyi yönlerini de gördüm,  Bunlardan başlıcası  uluslararası memurlara sürekli verilen eğitim programlarıdır:' demiş ve .Memurların haiz olmaları gereken temel değerler olarak şunları sıralamış::

Dürüstlük: Şahsi çıkarları ön planda tutmadan, düşünmeden görev yapma, yersiz politik baskılara karşı çıkma, boyun eğmeden görevini yapma, karşı çıkanlara da baskı yapmama,

Dayandığı gücü yanlış şekilde  kullanmadan çalıştığı kurumun genel kurallarına uyma ve destekleme… Çalışma yerinde Profesyonellik ilkeleri, yaptığı işler konusunda gerçekleşen başarılardan gurur duyma, Profesyonelce ve etik olmayan davranışlara karşı çıkma, durma,

Sorumlu olduğu işle  ilgili gerekli  bilgilere haiz olma ve bilgileri geliştirmek için çaba sarf etme, Şahsi çıkarlarını düşünmeden görevini yerine getirme, güçlükler karşısında yılmama, ısrarla hedefe odaklanma, zorunlu sorunlarla uğraşırken  bile hep soğukkanlı kalma, Sınıf, kademe farkı gözetmeden, değişik kültürlerle diyalog kurma, .Kültürlerarası saygıya önem verme, herkese yeteneklerine uygun alanda eşit fırsat tanıma. Dostum mesajının sonunda 'En basit örnekleri yazdım, en gencinden en üst düzeyde görevliye kadar bu ve benzeri eğitimler yapılırdı'. Demiş. Mesajı okuduktan sonra uzun uzadıya düşündüm. Yazdıkları uluslararası kuruluşlarda çalışan memurların uymaları gereken temel değerler.  Peki ulusal kurumlarda çalışan memurların uymaları gereken değerler neler?  BM de öğretilen değerler evrensel ölçekte tüm kamu çalışanlarının uymaları gereken değerler değil mi? Peki yerli ve milli kurumlarımızda durum nedir?  Yerli ve milli kurumlarımızda bu temel ilkelere ne ölçüde uyuluyor? Kamu kurumların da hizmet içi eğitim verildiğini biliyorum. Ancak kapsamı, içeriği, sürekliliği hakkında bilgi sahibi değilim.

Daha sonra aklıma diğer kurumlarımız geldi.  Bu temel ilkelere uymaya ne ölçüde özen gösteriliyor oralarda? Keza siyasi partilerimiz açısından da bu ilkeleri masaya yatırdım. 'Partilerde de bu tür uyulması gereken temel ilkeler var mıdır? Bir adım daha gittim. "Giderek güçlenen özel sektörde de benzer değerler gözetiliyor mu ?" "Keza medya bu açıdan ne durumda, medya mensuplarının uymaları gereken temel değerler nelerdir?"  diye sordum kendime. Bu soruların yanıtları yok bende. Sizler çevrenize bakarak, gelişmeleri yakından izleyerek bu sorulara yanıt arayabilirsiniz.  Mesela, son günlerde yargı kurumları arasındaki sorunlar gündemde. Yargıya politik baskı yapıldığından söz ediliyor . Mesela RTÜK’ un muhalif TV kanallarına kestiği cezalar tartışılıyor. RTÜK” e de politik baskılar yapıldığından söz ediliyor. Medyanın da RTÜK gibi politik baskılara maruz kaldığı tartışılıyor. Meselâ tarikat ve cemaatlerle protokoller imzalamaya devam edeceğini yüce mecliste açıklayan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin gündemde. Tekin ‘e de politik baskılar gelmiş olabileceği söyleniyor. Bu örnekleri uzatmak, çoğaltmak mümkün 

Bütün bunlar bu temel ilkelere uyulmasının ne denli önemli olduğunu gösteriyor . “Kamu görevlisine tepeden politik bir baskı gelirse görevli nasıl davranmalı?” diye sorulabilir. Cevap temel ilkelerde saklı. “Politik baskılara karşı çıkacak. Boyun eğmeyecek.” Tabii ideali de kamu görevlilerini zor duruma düşürecek politik baskılardan kaçınmak. Peki bu mümkün mü? İleri demokrasi ile yönetilen devletlerde bunun mümkün olduğu söyleniyor. Söylendiğine göre bu tür ülkelerde siyasiler kamu görevlilerine siyasi amaçlarla baskı yapmazlarmış . Birleşmiş Milletler’ deki gibi  bu gibi  ülkelerdeki siyasiler böyle temel ilkelere uyulmasına çok önem verirlermiş. Dürüstlüğe çok önem verirlermiş. Çalışma yerlerinde profesyonellik ilkelerine çok önem verirlermiş. O ülkelerin siyasileri sıradan insanlarmış. Liderleri de sıradanmış. Kamu görevlilerine politik baskılar da sıradan bir gelişme değilmiş. Keza Dünyaya sırası geldiğinde meydan okuyan liderleri yokmuş. Yangını söndürmek. veya depremzedelere yardım için talimatına  ihtiyaç duyulan Tek Adamları da  yokmuş. Ne ölçüde doğru bilmiyorum. Ben sadece söylenenleri, duyduklarımı yazdım. İnanıp inanmamak size kalmış.