Her gün yeni bir hukuksuzlukla güne başlamanın verdiği üzüntü, her yeni güne umutla başlamanın verdiği heyecan olmazsa çekilmez. Hayat tam da bu cümlenin özeti şu günlerde. Anayasa, kanunlar, uluslararası mevzuatlar herşey askıya alındı, geceyarısı kararlarıyla memleket şekillendiriliyor…


Geçtiğimiz hafta sonuna da İstanbul Sözleşmesi’ne meclisten alınan yetkiyle atılan imzanın çekildiği haberiyle uyandık. Elbette hukuken yok hükmünde bir karar. Ama hepimizi üzdü…


Hemen ardından o umutlandıran girişimle sosyal medya üzerinden örgütlenen 300 öncü, güçlü, cesur kadın bir araya geldik. Eşitlik İçin Kadın (EŞİK) Platformu’nun internet üzerinden ayarladığı acil toplantısında buluştuk. Herkes kararı ve yapılması gerekenleri aktardı. Toplantı bitti, basın metni yazılıp paylaşıldı…


Umutlarım tazelendi, içim rahatladı. Sonra kadınlar yurt genelinde sokaklarda sahip çıktı, İstanbul Sözleşmesi’ne. Aslında sadece kadınların meselesi olmamasına rağmen, kadınlar sokaktaydı…


Şimdi burada dayanışma cephesini kurmak gerekiyor. Sendikalar, meslek odaları, baro, dernek ve cemiyetler İstanbul Sözleşmesi mücadelesinde ortaklaşmalı…


Gelelim inatlaşma, cepheleşme, kutuplaştırma, kemikleştirme hareketlerine…


Herkes düşman, terörist, çöp, çukur…


Barolara bile sokağa dökülüp ‘hak, hukuk, adalet’ dedikleri için göz olundu. Antalya Barosu, 3 kez seçim takvimi açıkladı ama seçime gidemedi…


Meslek odaları zaten hep ayak bağı, engel görüldü. Yetkileri budandıkça budandı…


Fakat her ne olursa olsun susmuyoruz, susmayacağız…


Direnlerin haklı olduğu memleketimde, direnmeye devam…


Hepimiz için, herkes için…


YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR!


Hani Musa Eroğlu’nun seslendirdiği, Dursun Ali Akınet’in yazdığı gibi ‘Yolun sonu görünüyor’. Son 10 yılın tüm seçim komitelerinde yer almış ve saha sözcülüğü yapmış biri olarak söyleyeyim ki buraya kadar. 2002’de henüz üniversite öğrencisiyken AKP’nin iktidara geldiğini piyasa araştırmaları dersimiz için yaptığımız kamuoyu yoklamasında nasıl gördüysek bugün de gidişi görüyoruz…


Kabullenmekte fayda var, herşeyin bir ömrü vardır. İktidarların da…


Memleketin daha fazla gerginlik ve gerilimi kaldıracak durumu yok. İçerde ve dışarda, itibarımız yerlerde. Vatandaşımız devletine güvenmiyor ki yabancı sermaye güvensin…


Bir gecede Hazine Bakanı istifa ediyor, bir gecede Merkez Bankası Başkanı görevden alınıyor. Bir gecede daha neler oluyor neler…


Bu kadar belirsizlik ve hareket ne bize iyi geliyor ne de yabancı sermayeye. Yatırımcılar kaçıyor…


Yalnız onlar değil gençlerimiz de kaçıyor…


Hatta malı, mülkü olanlar…


Bize güven veren liderler, genç ve güçlü kadrolar lazım. Halkın istediği bu…