Geçtiğimiz hafta sonunu kültür sanata ayırdık. (Başka
zaman uzakmış gibi.)
Salı kahvaltısına katılmıştık ya KONYGİAD’ın, orada ASTED
Müdürü Gaye Doğanoğlu ablam da vardı. Çıkışta AKM’deki ofisine kahveye davet
etti. Birlikte yürüdük çimenlerin üstünde, bahçeden portakal aşırdık. AKM
girişinde gişede durduk, “Hafta sonu konser izleyelim mi?” dedi Gaye Abla.
Antalya Devlet Senfoni çok özel bir repertuarla çıkacakmış.
Eee… Kepez Belediye Tiyatrosu da aynı gün aynı saatte
sezonu açıyor. Evet ilk gün protokol olur. Ben halkım. “Başkanla tiyatro
sezonunu açtık” özçekimi paylaşma derdim yok ama kardeşim Abdullah benim o
salonda olmadığımı hisseder.
O zaman ne yapıyoruz. Cuma konser, cumartesi tiyatro.
Gündelik meşgaleler filan derken konserleri ihmal
ettiğimizi düşündük yolda giderken Havva Hanım ile. Arabamız yok malum,
otobüsle gidiyoruz. Ama kıpır kıpırız.
Konser öncesi 25 yıldır olduğu gibi gene siyaset konuştuk
Gaye abla ile. Avrupa siyaseti ve Türkiye siyasetinde kadının yerini filan
yani. Bunu ayrıca yazacağız.
Konser mi?
Konserle birlikte sahnenin arkasındaki ekrana görüntüler
düştü. Küçük bi şaşkınlık. Çünkü konsere giderken “ne çalacaklar?” diye
sormamışım.
Hans Zimmer’in “Disney Fantasia” adlı animasyon film
müziği ile girdiler, Shidler’in Listesi ile devam ettiler.
Hatırlar bizim kuşak, Tom ve Jery’nin fonunda dinledi
Mozart’ı. Bir de Hikmet Şimşek yönetimindeki Pazar Konseri. Vivaldi’nin
“Mevsimler”ini ise “Necefli Maşrapa” görüntüsünün fon müziği olarak. Değil mi?
Arslan biraderi Abdullah Uyaroğlu.
Konserin ikinci bölümü, 1912'de buz dağına çarparak batan
'Titanik' yolcu gemisinin sinema filminin müziklerine ayrıldı. Merakla
“kemancı” sahnesini bekliyordum, orasını “orijinalden” verdiler. Konser bitti,
salondan çıkıp o müthiş aroması ile ayrı bir dünyaya sürükleyen Mavi Çam’ların
arasında yürüdük.
Evde geceyi birer kahve ile tamamladık.