Ahkam kesmiyorum, sadece tecrübelerimi paylaşmak niyetindeyim. Pandemide yaklaşık 1,5 yıl yüz yüze eğitimden uzak kalan çocuklarım var, üniversiteyi kazanan ama uzaktan eğitimle devam eden yeğenim var. Arkadaşlarımın kreşe giden, ilkokula yeni başlayan çocukları var. Mesleğim gereği eğitim sendikalarıyla sürekli görüş alışverişindeyim. Çok şey kaybettik inanın, bu sürede…

 

Özel okula giden çocuklar, en kötü şartta bile devlet okullarındaki çocuklarımızdan daha az kayıpla kapattı pandemi dönemini. Yer yer yüz yüze, yer yer online eğitime devam ettiler. 8. ve 12. sınıflar ise çoğunlukla yüz yüze eğitime devam ettiler…

 

Bu bir grup çocuk için avantajlı durum geniş bir öğrenci kesimi içinse dezavantaj oldu…

 

Evet, devlet okullarında eğitimde eşitsizliğin daha da derinleştiğini gördük. Bazı evlerde birden fazla devlet okuluna giden çocuk varken, internet ve bilgisayar, tablet erişimleri her zaman yoktu…

 

Hatta çok acı ki bazı büyükşehirlerin, metropol ilçelerinde bile internet altyapısı olmayan yerler var. Evet, evet şaşırmayın. Antalya’nın Konyaaltı ilçesi Çağlarca Mahallesi’nde (köyü) internet altyapısı yok mesela. Üstelik Konyaaltı Belediye Başkan Yardımcısı, akademisyen, siyasetçi ağır bir seçmeni var, bölgenin…

 

Daha kim bilir kaç mahallede internet altyapısı yok?

 

Kaç çocuğumuzun tablet, bilgisayar ihtiyacı var?

 

Bu eksik ve aksaklıklar giderilmeden online eğitimi sağlıklı bir şekilde sürdürmek mümkün değil. Hatta bu sorunlar çözülse de uzun süreli online eğitimden fayda almak mümkün değil…

 

İnanın kitaplarının sayfasını açmadan dönem kapattı, çoğu çocuğumuz…

 

Hem akademik hem de fiziksel, ruhsal gelişimleri için çocuklarımız yüz yüze eğitime muhakkak başlamalı…

 

Ama gelin görün ki yeterli hazırlık görülmüyor. Aşılama henüz istenen düzeye çıkamadı. Okulların temizlik, hijyen ihtiyacına dönük büyük eksiklikler var. Sınıf mevcutlarının azaltılıp derslik artışıyla sağlıklı eğitim için öğretmen ataması yapılmış değil…

 

Yeni Milli Eğitim Bakanı gerekli talimatları verdi ama şu saate kadar yapılan, gözle görünür bir şey yok…

 

Sırf siyaset adına okulları, denetimsiz, tedbir açmak cinayet olur…

 

Pandeminin daha da büyümesine yol açar…

 

Öte yandan tedbirsizlik nedeniyle okulların, online devam etmesi de eğitim açısından facia olur…

 

O yüzden Antalya Valisi Sayın Ersin Yazıcı ve Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Er, bu konuda gerekli açıklamaları yapıp kamuoyunu rahatlatmalı, doğru bilgilendirmeli…

 

Sendikaların, öğretmenlerin ve velilerin görüş ve önerileriyle eğitime sağlıklı bir şekilde yüz yüze devam etmeliyiz…

 

Ki servis esnafı, kırtasiyeci, kantinci gibi pek çok esnaf grubu da ekonomik olarak artık ayakta duramıyor…

 

Bu arada Veli-Der Antalya Şube Başkanı Tülin Koç, okulların şartlar ne olursa olsun 6 Eylül’de açılması için mahallelerde ve okul önlerinde protesto nöbetlerini başlattıklarını duyurdu…

 

Umarım işe yarar…