Ülkenin partili (taraflı) Cumhurbaşkanı ‘devleti sıfırdan, yeni baştan kuracağız’ şeklinde bir açıklama yaptı.

                   Bu açıklama; Silahlı Kuvvetlere yıllardır seçilmiş, yerleştirilmiş, yükseltilerek komuta kademesinin en üst noktalarına getirilmiş; ülke, millet ve demokrasi düşmanı bir dini cemaatin 15 Temmuz günü hain darbe girişiminin hemen arkasından yapıldı.

                   Açıklamada kendisini seçilmiş Cumhurbaşkanlığı’nın yanı sıra; Başkomutan, Başkan, Reis...vb. sıfatlarla tanımlayan veya tanımlatan bir kişi, yaşadıklarımızın ne anlama geldiğine ilişkin ipuçları ortaya konmaktadır.

                   Darbe girişimi sonrası suçüstü yakalananların, şüphelilerin, sanıkların, görevden alınanların, açığa alınanların ifadeleri ile devleti yönetenlerin beyanları dikkatli ve akılcı bir bakış açısı ile incelendiğinde;

                   Her iki taraf da üç aşağı beş yukarı aldandığını veya aldatıldığını ortaya koymaktadır.

                   Bir başka deyişle; darbeyi yapan da, darbenin muhatabı olan iktidar da aldatılmış.

                   Akıllar bu noktada karışıyor.

                   Ülkeyi yönetenler, sırf namaz kılıyorlar, eşlerinin başı örtülü, türbanlı, çarşaflı, takkeli, sakallı diye; şimdilerde ise silahlı terör örgütü olarak adlandırılan bir cemaatin mensubu olduğu için terörist, cani, hain ilan ettikleri bu insanları devletin ordusuna, yargısına, Emniyetine, dış işlerine, bürokrasisine velhasıl devletin tamamına yerleştirdiklerini,

                   Bankalar kurdurmak başta olmak üzere, şirketlerine devletin en ballı ihalelerini verdiklerini,

                   Milli Eğitimini onların okullarına teslim ettiklerini,

                   Hakim, Savcı ve Müfettişlerini bunlardan seçtiklerini (mülakatlarda, yazılı sınavda en çok puanı alanı eleyerek),

                   Kabul ediyorlar.

                   Tüm bu yanlışlıklarını ‘Allah bizi affetsin, Millet bizi affetsin...’ diyerek, mazur göstermeye ‘ak’lanmaya çalışıyorlar.

                   Bunu yaparken; ifadelerinde aldandık, yanıldık diyenleri görevlerinden açığa alıp, gözaltı ve tutuklama işlemleri yanı sıra, bankalardaki paralarına, taşınmazlarına ve iş yerlerine KHK ile el koyuyorlar.

                   Tüm bu işleri yaparken,

                   Elleri ile koydukları gibi bulup ‘inlerinden çıkardıkları’ bu kişileri devletten atıp sıfırdan yeni bir devlet kuracaklarını müjdeliyorlar.

                   Yüz binlerce ve hatta milyonlarca insanı her gece meydanlara çağırıp toplayıp onların yeme, içme dahil her türlü masraflarını devletin bütçesinden karşılıyorlar.

                   Bunun adı da, demokrasi ve demokrasi mitingleri oluyor.

                   Cenab-ı Allah’ın biz insanlara ihsan ettiği, en önemli değer olan insan aklını kullanan hiçbir kul ve yaratılmış, bu yaşananlardan demokrasi gibi bir sonuç çıkaramaz.

                   Demokrasi; bilim, akıl ve analitik düşüncenin olduğu yerde yaşam bulur.

                   Devletin sıfırdan ve yeni baştan kurulması, bir siyasi partinin veya bir iktidarın ve hele hele bir cemaatin tek eline bırakılamaz.

                   Mutlaka, Mecliste gurubu bulunan tüm partilerin birlikte oluşturduğu mutabakat veya milli birlik hükümeti ile bu işlemler yapılabilir,

                   Yargı bağımsızlığı bu yolla sağlanır ise; yapılmakta olan işlemler hukukun denetiminden geçirilebilir.

                   Aksi halde, tek partinin ve tek adamın gerçekleştirdiği sıfırdan devlet yapılandırması, gelecekte farklı bir şekilde yorumlanacaktır.

                   Saygılarımla..