Koruma adı altında korunamayan değerlerimizden biri de Salda Gölü. Özel Çevre Koruma alanı ilan edilen Antalyamızın komşusu Burdur’daki Salda Gölü, hem mavisi hem de beyazıyla büyüleyici bir atmosfer yaratmasının yanı sıra en önemlisi eşsiz bir ekolojik mirastır…


Ama değerini bilene…


Bilim insanlarının Mars’a benzettiği o beyaz kumsalı, kum değildir ama canlılardan oluşan o sahil, önce kepçelerle talan edilmiş, iş makinalarının altında can çekişmiştir. Hınzır basın mensupları olarak konuyu haber yapmamızın ardından bir yerden bir yere taşınan o canlılar geri getirilmiştir…


Peki neden yapılmıştır, bunlar. Millet Bahçesi için, halka daha iyi hizmet için…


Güzelim alana iş makinalarının ardından bungalovlar yerleştirilirken, Cumhurbaşkanı’nın eşi de bölgeye gelip ‘koruma’ sözü vermiştir…


Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, zaten her fırsatta ‘korumaktan’ bahsetmekte ve “Betonlaştırmayacağız” demekte…


Haklı da betonlaştırmadılar ama katledildi, Salda…


Suların geri çekildiği şu günlerde kontrolsüz ziyaretçi girişi ile katliam giderek artıyor…


Oysa Bakanlığın oluşturduğu saldagolu.gov.tr’de ne de güzel anlatılıyor yapılanlar…


Güzel işler de var elbette. Alanın 7/24 kamera ile takibi mesela. Bakanlığın oluşturduğu sayfada da belirtilen “Dünyada az bulunan bir örnek olması ve gölün bu yönü ile ekolojik olarak benzersiz özelliğe sahip olması, Salda Gölü’nün mutlaka ve çok titiz korunmasını zorunlu kılmaktadır” gerçeğinin gereği ise maalesef gözlemleniyor…


Geçtiğimiz haftasonu manşetimizdi, Salda’daki kıyım. Çekilen gölün genişlettiği sahile, fosillerin üzerine masa sandalye atıyor yurttaşlar…


Kameralı takip ne işe yarar ki…


Sonra çivi çakılmaması gereken yere ‘ihtiyaç’ diye yapılar yapmak ne kadar mantıklı…


Sözkonusu planları davalıkken alelacele pandemi imalat yapmak neye yarar?


Yapılan kıyımı, tahribatı artırır, sadece. Elbette kültürel, doğal ve tarihi mirasları ziyarete açacağız ama tahrip etmeden, zarar vermeden, gelecek nesillere koruyarak aktarmalıyız…


Yoksa ‘koruma’ adıyla alınan karar ve uygulamalarla tahrip etmeye devam edersek elimizde ne miras kalır ne değer…


Elbette yer yer ticari üniteler de olacak ihtiyaç halinde. Ama bunlar alanın en zarar görmeyecek yerine ya da çeperine konulur…


Salda’nın dibine büfe, tuvalet dikmeye gerek yok ki…


 Siz bunu yaparsanız yurttaş da sahile masa atar…


Ancak söyleyeyim size Burdur’un cevval siyasetçileri ve dernekleri takipte…


Gelin vazgeçin şu işten…


UNESCO Dünya Mirasları’na aday Salda’yı kurtaralım…