Nasıl güzel bir coğrafya ve eşsiz bir ülkede yaşadığımızı anlamak için elimizdekileri kaybetmeyi beklemeyelim. Doğamızı, tarihimizi, kültürümüzü kaybetmeden değerini bilelim ve gelecek nesillere aktaralım…

Misal şu sıralar kabul edemediğim bir şey bakir koylara plaj yapıyoruz diye restoran açmak…

Dünyanın imrenerek baktığı plajları kirletiyor, betonlaştırıyoruz…

Oysa vatandaş oraya o bakirliği, güzelliği için gidiyor…

Yoksa şezlong, şemsiye, duş, restoran vs her yerde var…

Bırakın da bazı yerler el değmemiş kalsın…

Ne mümkün…

Kaş’ın eşsiz Kaputaj Plajı’nı da Finike’nin Andre Doria Koyu’nu da betonlaştırmak için el attık…

Birilerine gelir sağlayıcı üniteler oluşturmaktan başka yararını göremiyorum…

Eğer gerçekten hizmet yapılmak isteniyorsa önce halk plajları ayağa kaldırılmalı…

Merkezde halkımız ne Konyaaltı’nı ve Lara’yı kullanamıyor…

Oysa ne de güzeldi, eskiden…

Bizde yerleşen yanlış bir kanı var; boş alan değersiz alan, dolduralım tarzında…

Sahiller boş kalmasın, büfe kuralım…

Kuralım da biz büfeyle başlıyor, restoranla devam ediyoruz…

Hem esnafın işini baltalıyoruz…

Hem de kaş yapalım derken göz çıkartıyor, sahili betonlaştırıyoruz…

Yapmayalım…

Olmaz…

Sonra çok pişman oluruz…

Buradan tekrar Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne sesleniyorum…

Mesire alanlarında güzel çalışmalar yapıyorsunuz ama sahillerde olmadı…

Lara’nın da Konyaaltı’nın da durumu ortada…

Gelin sahilleri ilçe belediyelere devredin…

Siz takipçisi, denetleyicisi olun...