Ulusal yayınlardan: "Çin sarımsağı yemeyin" diye bas bas bağırıyor haberler. Ama çın sarımsağının hala pazarlarda satışı devam ediyor.

Çin sarımsağını neden yemeyelim: Çin sarımsağı beyazlatılarak albenisini arttırmak için metil bromür + klor +benzeri asitler kullanılıyor olduğu bildirilmiştir. Ayrıca Çin’den ithal sarımsakların kanalizasyon sulandığı da beyan olunmaktadır. Hiç bir kimyasal (kanserojen) asit gıda maddeleriyle temas ettirilmiş olması kabul edilemez.

Esasen bu ve benzeri tüm gıda maddeleri, sebze ve meyveler gümrüklerimizden İçeri sokulurken gümrük laboratuvarlarımızda dikkatle kontrol edilerek; Nasıl ki bizim ürünlerimiz yabancı gümrük kapılarından geri iade ediliyorsa biz De aynı yöntemle, insan sağlığına zarar verecek, kimyasal madde bulaşıklı ürünleri o memleketlere geri göndermeliyiz.

Ben bu ülkenin hıfzıssıhha laboratuvarlarında yıllarca çalıştım. Kamu sağlığının korunması için uzun yıllar o kurumlarda kılı kırk yardım insanların sağlığının korunmasında daima vicdanı, insani, çok kıymetli çalışmalar yaptım.

Yarım asırlık emeklerimizin karşılığı; zehirli Çin sarımsağı yemek mi yani...

Bu güzel ülkemizin toprak alanı 776 milyon kilometre karedir. Bir yılda iki üç defa ürün alınan toprakların sahibiyiz.

Ne demek dışarıdan zehirli olduğu söylenen gıda maddesi almak, cumhuriyet tarihinin tüm aşamalarında atalarımız her türlü yiyeceği, içeceği, sebzeyi meyveyi bu topraklarda ekip biçip, yetiştirip, üretip tüketmedik mi? Hala neden yabancıların mallarına itibar ediyoruz. Şahsen bir gıda ve beslenme alanında eğitilmiş bir bürokrat olarak; ithal edilen her türlü gıda maddesine şaibeyle bakıyorum.

Milli ve ahlaki terbiyemin ve de devlet terbiyesi almış, devlet yemini etmiş kimlik ve kişiliğimin sonucu olarak şu hususu açıkça ifade ediyorum. 30+30=60 yıldan bu yana kesintisiz olarak piyasada her türlü gıda maddesinin gözlem ve denetimini yapan bir insan olarak piyasalar bana göre her türlü güven ve itibarını kaybetmiştir. Piyasalarda sürdürülebilirliğe dayalı kontrol ve denetim hizmetleri yapılmıyor asla göz ardı edilmemesi gereken, otokontrol mekanizmasına rastlayamıyoruz. Yıllardan bu yana bu konularda dosyalar dolusu yazılar yazarak birilerini uyarıyorum. Çok acıdır ki kamu adına, ülkem adına sesimiz soluğumuz duyulmuyor. Aynı insanı duyguların etkisi altında, anayasal ve evrensel hukukun ışığı altında bir kere daha hatırlatıyorum: 1593 sayılı UHK 1. Maddesinin gereği mutlaka

Yapılmalıdır. Susmanın bedeli çok ağır olur. Faturası topluma çıkacaktır.