Zaman yolculuğu yapılabilseydi, bugünden Osmanlı ülkesine gidebilseydik sokaklarda bol miktarda Arapça yazılmış "Padişahım çok yaşa!" levhalarına rastlayacaktık...

14 Mayıs 2023 seçimlerinde Millet İttifakı milletvekillerini ve Cumhurbaşkanlığı makamını çok büyük, ezici bir farkla kazanamazsa "Padişahım çok yaşa!" yazılı levhaların bolca rastlanacağı döneme ne yazık ki  ışık hızıyla geri dönme olasılığımız artacak, yükselecek...

BANKACILIK SİSTEMİMİZ GÜÇLÜ DEĞİL! 

Millet İttifakı hükümetini zorlayacak, hatta zaman zaman elini kolunu bağlayacak finansal durum raporu, saptaması: 

11 Kasım 1942 tarihli Varlık Vergisi Kanunu ve Almanya, Çekoslovakya ile Avusturya'daki yağma, talan ve pogrom olayının (Kristallnacht ; 9-10 Kasım 1938) bir çeşit yerli versiyonu, benzeri olan 6-7 Eylül 1955 olayı T.C. vatandaşlarını ne yazık ki yaklaşık 80 yıldır varlıklarını ve servetlerini yurt dışında tutmaya itti...

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) Aralık 2022 itibarıyla yayımladığı verilere göre, Aralık 2022 itibarıyla bankalarda “1 milyon liranın üzerinde” mevduatı olan “yurtiçi yerleşik mudi sayısı” (yerli milyonler sayısı) Aralık 2021’e kıyasla 290 bin 10 mudi artarak 760 bin 982’ye ulaştı. Bu mudilerin toplam mevduat büyüklüğü de aynı dönemde yüzde 82.6 artarak 5 trilyon 723 milyar liraya liraya yükseldi. Yine verilere göre yerli milyonerlerin toplam mevduattaki payı da Aralık 2022 itibarıyla son bir yılda yüzde 63’ten yüzde 69.3’e çıktı.

Buna karşın mevduat büyüklüğü “10 bin liraya kadar” olan yerli mudilerin payı yüzde 1.8’den yüzde 1.4, “10-50 bin TL” arası olanların payı yüzde 4.5’tan yüzde 3.6, “50-250 bin TL” olanların payı yüzde 13.7’den yüzde 10.5 ve “250 bin-1 milyon TL” olanların payı yüzde 17’den yüzde 15.2’ye geriledi. Öte yandan Aralık 2022 itibarıyla toplam yerli mudi sayısı 18.7 milyon artışla 150.3 milyon kişi, toplam mevduat ise yüzde 66 artarak 8.3 trilyon liraya ulaştı.


Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından haftalık para ve banka istatistikleri de yayımlandı. Buna göre, bankacılık sektöründeki toplam mevduat (bankalar arası dahil), 7 Nisan 2023 ile biten haftada 168 milyar 802 milyon 36 bin lira artarak 10 trilyon 396 milyar 513 milyon 965 bin liraya yükseldi. 

Yani bankacılık sistemimize demirlemiş tasarruf miktarı yaklaşık 530 milyar dolar civarında...Bu da çok büyük bir rakam asla değil! Bu mali tablo Millet İttifakı hükümetini de epey zorlayacak gibi görünüyor!


ESKİ TÜRKİYE NASIL BİR YERDİ? ESKİ TÜRKİYE'DE HAYAT NASILDI?

 
Belli bir yaşın üzerinde olduğumdan, son zamanlarda "Eski Türkiye nasıl bir yerdi,Eski Türkiye'de hayat nasıldı?" sorusuna muhatap oluyorum, bu soruyla karşı karşıya kalıyorum...


Eski Türkiye her şeyden önce yoksulların (bile) para biriktirebildiği ülkeydi...

1958-1959-1960 döneminde Türkiye'de döviz karaborsaya düşmüştü...1959'da ABD Türkiye'nin istediği 300 milyon doları vermedi...Başbakan Adnan Menderes Temmuz 1960'ta Sovyetler Birliği'nden borç para ve yatırım istemeye gidecekti ki 27 Mayıs 1960'ta askeri darbeyle cezaevine atıldı...

O dönemde Türk Turizm sektörü gelişmemişti...Ayasofya müzesi Türkiye'nin döviz ihtiyacını tek başına  karşılayamıyordu...Almanya'ya işçi göndererek Türkiye döviz ihtiyacını karşılamanın bir yolunu bulacaktı... 

30 Ekim 1961 Türkiye-Almanya anlaşmasıyla Almanya'ya işçi olarak giden amcamın İstanbul'daki evimize yolladığı mektubun içine küçük bir miktar para eklediğini hatırlıyorum...

En önemlisi en değerlisi şu anda hayatta olmayan pek çok yakınım, akrabam, dostum, arkadaşım, komşum henüz o dönemde (Eski Türkiye'de) sağdı...

Yoksullar Eski Türkiye'de para biriktirebiliyordu, tasarruf, birikim yapabiliyordu...Çünkü petrolün varil fiyatı 1973'e kadar 3 dolar civarındaydı...On milyonlarca insanı yoksullaştıran, KDV (1985), EYT (1999), ÖTV (2002), AKP (2001), Aylık Bağlama Oranları Yasası (2008) henüz çok uzaktaydı...

Eski Türkiye'de insanlar ceplerindeki parayı harcarlardı...Olmayan bir paranızı kısa bir sürede olsa harcayabildiğiniz kredi kartları yoktu...Henüz yerli sermayeli bankalar yabancı sermayeli bankaların kontrolüne geçmemişti...

KORKUNÇ VE BERBAT YIL : 1994 !

Meşhur 1994 (kişisel görüşüme göre 1994'ü şöyle tanımlayabilirim: Annus horribilis / A terrible year / horrible year / korkunç bir yıl / berbat bir yıl) henüz oldukça uzaktaydı...

1994'te neler oldu?  

1994'e kadar siyasiler, devlet adamları mizahçılara, her türlü ironiye, hicvedilmeye, taşlanmaya, eleştirilmeye karşı son derece hoşgörülüydü...Türk siyasi mizahının altın çağı yaşanıyordu...Siyasi mizahın, siyasi karikatür çizen sanatçıların adeta dokunulmazlığı vardı...Her hafta milyonlarca adet mizah dergisi fanatik okur kitlesi tarafından kapışılıyordu...

Tabii ki istisnalar da vardı...İşadamı Vehbi Koç Erol Toy'un "İmparator" adlı romanında (1974) kendisinin hicvedildiğini, taşlandığını, eleştirildiğini, kendisiyle açıkça alay edildiğini iddia ederek, hukuki yollara başvurarak kitabı toplatmak, yasaklamak, tekrar tekrar basılmasını önlemek istese de kitabı yasaklatmayı başaramadı...

1 Şubat 1979'da başyazarı Abdi İpekçi'nin öldürüldüğü Milliyet Gazetesi'nin aynı yıl (1979'da) kendisi de ölüm tehditleri alan Ercüment Karacan tarafından satılmasıyla o güne kadar hükümetlerden korkmayan Türk gazeteciliği büyük yara almıştı...

1994'te başka neler oldu?

23 Şubat 1994: Türkiye'de ilk cep telefonu görüşmesi  Başbakan Tansu Çiller ile Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel arasında yapıldı. Cep telefonları özellikle akıllı cep telefonları T.C. vatandaşlarında en büyük bağımlılık kaynağı haline geldi...Hatta kişisel izlenimime göre bizim vatandaşlarımız akıllı cep telefonlarıyla ne yazık ki eroinmanın eroine duyduğu bağımlılık benzeri bir ilişki kurmayı başardılar!   


1994'te başka neler oldu?  

1990'da başyazarı Çetin Emeç öldürülen Hürriyet Gazetesi'nin sahibi Erol Simavi de ölüm tehditleri aldığından 22 Haziran 1993 tarihinde Hürriyet gazetesinin %25'lik payını 16 milyon dolar gibi gülünç bir para karşılığında Erol Aksoy'a sattı. Erol Simavi, 1993 yılında İsviçre'ye yerleşti. 29 Haziran 1994 tarihinde geri kalan hisselerini Aydın Doğan'a satarak medya sektöründen ayrıldı.Böylece Türkiye'de hükümetlerden korkmayan medya dönemi kapandı...


Şubat 2017'de Nobel edebiyat ödüllü Orhan Pamuk "Cumhurbaşkanlığı Sistemi için Nisan 2017'de yapılacak halkoylamasında herkes hayır oyu kullanmalı" çağrısını Hürriyet Gazetesi aracılığıyla yapmak istediğinde bu çağrıya Hürriyet Gazetesi sayfalarını tamamen, sıkı sıkıya kapatmıştı...

1994'te başka neler oldu? 

Yine 1994'te Yahya Demirel'e, Şekerbank'ı 20 milyon dolar dolandırmaktan verilen 15 aylık ceza kesinleşti.
Türkiye "Hayali İhracat kazancı"nı 1975'te Altan Öymen ve Uğur Mumcu'nın  haberinden öğrendi...Yahya Kemal Demirel (1950) bilinen ilk hayali ihracatçımız olarak tarihe geçti...Mobilya ihracatı yapanlara verilen yüzde 75’lik vergi iadesi, bu sektörde çalışanların ihracat sonucu büyük kar etmesini sağlayabiliyordu. Yüksek kazanç, Yahya Demirel’in de bu sektöre girmesine neden oldu. İddiaya göre, daha sektöre girdiği yıl 20 milyon lira gibi fahiş bir kazanç elde etti. Çok geçmeden, Yahya Demirel’in ceviz ağacından yatak odası diye ihraç ettiği ürünlerin sunta parçaları olduğu ortaya çıktı. Ürünleri gönderdiğini söylediği İsviçre firması ise hiç bulunamadı. İddiaya göre, devletten aldığı toplam para ise 82 milyon TL’ydi.


1994'te başka neler oldu? 

% 25 oyla ( kullanılan her dört oydan birini alabilmişti) Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu...
Erdoğan dönemi başladı! 

1994'te başka neler oldu? 

Başbakan Tansu Çiller'in herkese bir ev, herkese bir otomobil vaadi, ülke tarihinin en büyük devalüasyonlarından ve ekonomik krizlerinden biriyle sonuçlandı...

1970'te İstanbul Sağmalcılar da kanalizasyon suyu musluklardan akan ve içilebilen suya karıştı...Hatırladığım kadarıyla o tarihe kadar musluklardan akan suyu gönül rahatlığıyla içen bir halkımız vardı...Yine hatırladığım kadarıyla 1970'te anneler, ev hanımları musluk suyunu kaynatmaya ve kaynattıktan sonra içmeye, kullanmaya başladı...

Eski Türkiye'yle ilgili başka neler hatırlıyorum? Uzak görüşlüler birikimleriyle, tasarruflarıyla yatırım amaçlı arsa toplamaya çalışırlardı...Sabit telefon hattı ve otomobil sahibi olmanız burjuva etiketi yemeniz için yeterliydi...