Yıllarını unuttum, bugün yerinde yeller esen Or-an Sağlık Ocağı'nın yanında küçük bir park ve devlet lojmanları vardı.

--Onlar kuş olup uçarken, yerlerine kocaman sipsivri bir AVM ve Gölbaşı Mogan-Eymür gölleri manzaralı bir rezidans dikilmişti kuzu kuzu. Yanında da Çankaya Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezi ve karşından Panora AVM dekorlu.

--Deniz Baykal'ın sağlığı ve popüleritesi yerinde, Ankara Milletvekili sayın Yılmaz Ateş başta olmak üzere bir çok partili-partisiz kişi Oran yolu ve ormanı içinde yürüyüş yapardık.

--Bu kişilerden birisi de bugün tutuklu bulunan gazeteci Müyesser Yıldız idi. Çok iyi ilişkileri olduğundan iyi haber alır, araştırmacı düzgün gazetecilik yapardı. Deniz Bey'e de sabahın köründe günlük değerlendirmeler yapardı.

--O zamanlar anlatmıştı, yaşamına ilişkin bazı notları.

--Bunları çoğu kişinin bildiğini sanmıyorum. O yüzden tarihe not olsun diye iki kelam edeyim de üsütümde kalmasın.

--Aradan yıllar geçtiğinden, bu kesin bir bilgi notu değil, ufak tefek yanılmalarım olabilir ama ben doğru anımsadığımı düşündüğüm için paylaşmak istedim.

--Ben solcu, o Ülkücü-Milliyetçi çizgide bir arkadaştık.

--Mesleği gereği o yıllar MHP Genel Başkanı da olan sayın Alpaslan Türkeş ile tanışıklığı vardı. O yıllar rahmetli Türkeş'in yakınında olanlar bunu teyit edeceklerdir.

--Sayın Türkeş, Müyesser'in çalışkanlığından ve dürüst düzgün kişiliğinden dolayı onu manevi kızı gibi çok sever, korur kollar.

--Hatta dil öğrensin ve mesleki eğitimini tamamlasın diye Amerika'ya da gönderir.

--Müyesser yurda döndükten sonra da onun ile birlikte çalışır.

--Ankara hem çok büyük bir şehirdir, kim kime, dum duma. Kim nerede bilemezsin, bulamazsın.

--Ankara küçük bir şehirdir, herkes ile her yerde karşılaşırsınız. Bu sizin ne yaptığınıza ve ilişkilerinize bağlı.

--Ben 2001'de Çankaya Köşkü'nde çalışmaya başladıktan sonra Müyesser ile ancak bazı toplantılarda karşılaşır olduk.

--Odatv'deki yazılarını okur vaziyette ilişkimiz sürdü.

--Geçen gün Müyesser Yıldız tutuklandı-gözaltına alındı haberini okuyunca birden her şey gözlerimin önünden geçti.

--Olay nedir ne değildir orasını bilmiyorum, ama birşeyleri de yazmak belki birlerine bir şekilde "dank eder" diye düşünürüm.

--Adıyaman-Besni'den yoksul bir ailenin çalışkan kızıdır o. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’ndan mezun olur ve Bulvar, Tercüman, Günaydın, Akşam gazeteleri ile Nokta Dergisi’nde çalışır. Evlenir.

--Sonra gazeteler kapanır, yıllar sonra Odatv'de yazmaya başlar.

-- Haziran 2012'de tutuklanır ve 16 ay tutuklu kaldıktan sonra Odatv davası diye bilenen davadan tahliye olur.

--Son tutuklanması ise 7 Haziran 2020 olmuştur.

--Olayların siyasi yönünü, olumlu-olmusuz taraflarını zaten herkes yazıyordur. Beni ilgilendiren ise, tüm yaşananların insani yönü.

--Siyaset artık insan öğütme sistemi haline dönüşüyor. Ne acı.

--Müyesserin boyundan büyük çocuğu ve devlete yıllardır onuru ile hizmet etmiş bir eşi vardır.

--İlk tutuklanmasından ne anladılar ne yaşadılar bilemiyorum ama şerbetlendi iseler bu daha az koyacaktır onlara.

--İnsanın en çok canını sırtındaki diken acıtırmış.

--Müyesser, Alpaslan Türkeş, Çocuğu ve yıllarca bu devlete sabah erkenden onu almaya gelenler gibi onuru ile hizmet etmiş bir eşi gözlerimin önünden şerit gibi geçti.

--Düşündüm, üzüldüm.

--Üzüldüm düşündüm ve bu olayları yaşayanları da, yaşatanları da düşündükçe, neden , niçin sorularına yanıt bulmakta zorlanıyorum desem de inanmayın. Utanıyorum.

--Yaşayanların yapacakları bir şey yok da, yaşatanlar ve onlara destek olanlar oturup bir kaç saniye düşünseler ne iyi olur ki!..

--"Ağaca dayanma yıkılır, İnsana dayanma ölür!.." Ata sözü!.. "Kızım sana söylüyorum, Gelinim sen anla!.."

--Kim dinler bilemem ki.

--Ya da neden dinlemezler.