Bahar... Ah, bahar! Mikrofon başında yıllarca nice baharları anons ettim. "Sevgili dinleyiciler, güneş kucak açtı şehre, cemreler düştü, doğa uyanıyor!" diye seslendiğim günler dün gibi aklımda. Ama şimdi, yılların yorgunluğunu omuzlarımda taşırken, baharı artık sadece sesimde değil, iliklerime kadar hissediyorum. Kuş cıvıltıları, taze toprak kokusu, dallardaki tomurcuklar...
Hepsi, içimde eski dostlarımla yeniden buluşmuşum gibi bir sevinç yaratıyor.
Radyodan yükselen eski şarkılar gibi, bahar da anılara dokunur. Çocukluk bayramları gelir aklıma. Bayram sabahları erkenden kalkıp, yeni kıyafetlerimizi giydiğimiz, annemin tatlı telaşıyla mutfağı mis gibi kokuttuğu o güzel günler...
Şimdi yine bir bayram yaklaşıyor. Caddeler ışıl ışıl, çocukların yüzlerinde bekleyişin tatlı telaşı... Bayram, baharın neşesine ne güzel yakışıyor!
Şimdi artık mikrofon başında değilim ama içimdeki anlatıcı hâlâ canlı. Belki bir radyo stüdyosunda değil, ama hayatın tam içinde, baharı ve bayramı aynı coşkuyla duyuruyorum. Esen rüzgâr, ılık güneş, sokakları dolduran kahkahalar...
Ah sevgili dinleyicilerim, duyuyor musunuz? Bahar geldi! Bayram geliyor! Ne mutlu ki biz de onun neşesine ortak oluyoruz...
Siz de açın pencerenizi, içinize çekin baharın kokusunu. Sevdiklerinize sarılın, eski dostlarınızı arayın, anıları tazeleyin. Çünkü bahar ve bayram, paylaşınca daha güzel...
Sevgiyle, neşeyle, umutla...