
Cengiz Savaşeri
Yokluk vuruyor
Muhabirler, pazardaki fiyat pahalılığını, çocuklarına süt, yumurta alamayan kadınlarımızın serzenişlerini görüntüler oldu. Emeklilerden asgari ücretle çalışanına ve de memurlarımıza kadar birçok vatandaşımız hükümete seslerini duyurmaya çalışıyor. Bu duruma nasıl gelindi, ne gibi yanlış politikalar yapıldı bilemiyoruz. Bilsek veya bilenlere sorsak, her bilen ayrı birşey söyler oldu.
Hükümet, tedbir almaya çalışıyor ama vatandaşın haline bakınca alınan tedbirlerin yeterli olmadığı görülüyor. Kaç esnaf iş yerini kapattı, kaç çiftçi tarlasını ekmekten vaz geçti diye internetten sorguladığımızda, sayıları ürkütücü.
Bizim milletimizin imece geleneği vardır, yakınlarına çevresine yardım yapma alışkanlığı vardır. Artık kimsenin kimseye yardım yapabilecek bütçesinin fazla kalmadığını düşünüyorum. Anlaşılan, ‘önce can, sonra canan’ devrindeyiz.
Ekonomik sebeplerden ötürü boşanmaların arttığı, enflasyon canavarı yüzünden sarsılan aile bütçeleri, gün geçtikçe yoksullaşan insanımızı vuruyor.
Böyle yokluk günleri anılarını, dedelerimizden masal dinler gibi dinleyip şükrederdik. Geçen hafta sonu, Zafer Partisi İl Başkanı basın toplantısında, kira artışlarına, Rusların ve Ukraynalıların Antalya’ya akın ederek yüksek kiralarla evler kiraladıklarına değindi. Memurlarımızın kira ödemede zorlandığını ve tayin istediklerini söyledi. Bir dostumuz Konyaaltı’ndaki binaların zillerinin fotoğrafını çekip yollamış. 10 daireli apartmanın zilindeki isimlerin 8 adedi yabancıların adları. 1 Ocak 2022’den Eylül sonuna kadar Antalya’da 14 bin civarı konutun yabancılara satıldığı ileri sürülüyor. Ayrıca 50 bine yakın kişiye ikamet verildiği açıklanmıştı.
Yabancıların yaşam cennetine dönen Antalya’mızda, kentlilerin yaşamı adeta cehennem. Belediyelerin elinden geleni yaptığına şahit oluyoruz. Ucuz ekmek üreterek ve çeşitli gıda ürünü dağıtarak vatandaşa katkı sağlamaya çalışıyor. Kaymakamlıklar yaralara merhem olmaya çalışıyor, fakat yokluğun önüne geçmek mümkün olamıyor. Şimdi herkes Ocak maaşlarına gelecek zamlarla bir nebze rahatlayacağını düşünüyor. Rahatlayıp rahatlamayacaklarını yaşayıp göreceğiz.
Asık korkumuz, yokluğun insanımız üzerindeki etkilerin ne olacağı. Yaşamını sürdürmek için ne gibi yöntemlere başvuracağı. Büyüklerimiz, ‘aç tavuk buğday ambarını basar’ derdi. Hırsızlık ve dolandırıcılık olayları basında günlük olarak yayınlanıyor. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel, “Boş tencere hükümet yıkar” demişti.
Dünya böyle krizleri, dünya savaşları esnasında ve sonrasında yaşamış. Tabi bizim dedeler de yaşamış. Şimdi rahatlığa alışan nesil yaşar mı bilinmez. Bence harcamalar kısılmalı, kırsalda yakınları olanlardan ekip biçenler varsa ihtiyaç olan ürünleri temin etmenin yoluna bakmalı. En son çare ya köye yerleşmeli, ya da her boş bulduğumuz bahçeye, saksılara ekim yapmalı.
Hoşça kalın, bu dönemde yardımlaşarak kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.