YENİDEN KAZANMAK

Karanlığı aydınlatmak için kendilerini feda eden ölümsüz şehitlerimiz;

Kuddusi Okkır, J.Albay Abdülkerim Kırca, Prof.Dr. Uçkun Geray, Prof.dr. Türkan Saylan, Dz.Yb.Ali Tatar, Dz.Kur.Alb.Berk Erden, Erhan Göksel, İlhan Selçuk, Kâşif Kozinoğlu, Org.Teoman Koman, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Ömert, İrfan Tuna, Mustafa Sarı, Ethem Sarısülük, Zeynep Eryaşar, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Serdar Kadakal, Berkin Elvan anısına adanmış bir kitap bu!...

Yazarı 1958 Van doğumlu. Deniz Harp Okulu’ndan 1979 yılında mezun oldu, Çeşitli harp gemilerinde çalıştı. Turgutreis Firkateyni’nin Komutanlığını yaptı. Burak sınıfı Korvetlerin Komodoru (Rütbe olarak albay olan, ancak kumanda ettiği deniz birliği nedeni ile amiral yetkileri ile donatılmış komutandır. Komodor olabilmek için albayın belirli bir kıdeme ulaşmış olması gerekir) oldu.

Tuğamiralliğe 2005 yılında terfi etti. Bu rütbede Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı, Mersin’de Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı olarak görev yaptı.

Tümamiralliğe 2009 yılında terfi etti. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik. (askeri birliklerde, barış ve bilhassa seferi zamanlarda kıtaların taşınması, silah, cephane, gıda ihtiyaçlarının ve sağlık hizmetlerinin karşılanması ile ilgili bölüm) Başkanlığı’na atandı.

11 Şubat 2011 tarihinde Balyoz davası nedeniyle tutuklanarak Hasdal Askeri Cezaevine konuldu. 2013 Ağustos ayı Yüksek Askeri Şurası Kararıyla emekli edildi. 18 yıl ağır hapis cezasına mahkûm edildi. Bu hüküm Yargıtay tarafından onandı. Bu kitabı cezaevinde yazdı. Kitap bittiğinde hâlâ cezaevindeydi. Tutuklandıktan iki yıl sonra Anayasa Mahkemesi kararıyla yargılanmanın yenilenmesi sonucunda salıverildi.

Yeniden Kazanmak; Cezaevinde yazılan bir destan gibi! İçeride bile ülkesinin geleceğini, yararlarını düşünen insanların yiğitçe direnişini, ruhsal durumunu, yalnız bırakmışlıklarını, özellikle yaşamlarını verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerini yönetenlerin aymazlıklarını anlayacağınız bir kitap…

Yeniden Kazanmak; terörün arkasındaki güçleri ifşa eden bir kitap…

Yeniden Kazanmak; PKK terörünün iktidarların bilinçli tutumuyla nasıl azdırıldığını anlatan düşündürücü bir kitap…

Yeniden Kazanmak; Türkiye Cumhuriyetinin nasıl işgal edildiğinin öyküsü…

Yeniden Kazanmak; Tek kurşun atmadan, ülkemizin Genel Kurmayının ve üst rütbeli subaylarının yarısına yakınının, düşman güçleri tarafından esir alınmasının belgeseli…

Yeniden Kazanmak; Emperyalizmin; özellikle Deniz Kuvvetlerinde, Türkiye’nin yararlarını gözeterek Karadeniz’de, Ege Denizi’nde, Akdeniz’de kendisine göz açtırmayan Amirallerin tamamını tasfiyesinin romanıdır. Öylesine bir tasfiye ki Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa Deniz Kuvvetleri Komutanı yapacak amiral kalmadığı için bir Deniz Albay; kuvvet komutanı yapıldı.

Yeniden Kazanmak; kendine güvenin, doğruluğun, dayanışmanın, erdemli ve yiğit olmanın, belgeselidir. Emperyalizmin ve Dinci iktidarın karşısında kimler yalpaladı, kimler teslim oldu, kimler yiğitçe direndi?

403 sayfayı çizerek, yanına notlar alarak, ders kitabı gibi okudum.

Kitaptan defalarca alıntı yaparak denemeler yazdım.

Yine kitaptan bir alıntıyla bitirelim yazımızı:

“…Anayasa’nın değiştirilmesi teklif bile edilemez maddelerinin tartışmaya açılması ve Anayasa’dan Türk Milleti gerçeğinin çıkarılması, hiç tereddüt etmeden söyleyebilirim ki, Türkiye’yi böler! Eğer millet yoksa devlet de yoktur. Milletsiz her devlet kısa zamanda dağılır, tıpkı eski Yugoslavya gibi…”(*)

Kitaptan öyle anlaşılıyor ki Türk Silahlı Kuvvetleri, böylesine sahte davalarla içerden saldırıya uğrayacağını hiç öngörmemiş, böyle bir psikolojik savaş karşısında yapacaklarını önceden planlamamış, buna karşı önlemler almamış, alamamıştır…

Türkiye; Soner Polat gibi üstün nitelikli, iyi eğitim görmüş, zeki ve yurtsever, halkını seven kişilerin harcanmasına karşı durmalıdır. Emperyalist ülkelerle işbirliği yaparak kendi ordusunu tasfiye ettiren iktidarı mutlaka tarihe gömmelidir.

Birkaç gün önce ölümünün 54. yıl dönümünde, sevgiyle andığımız Nazım Hikmet ne diyor?

Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim,
akar suyun,
meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına:
- çürüyen diş, dökülen et -,
bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler.
Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet…