Sanatçının ilacı alkış, gazetecinin ise okunmak,yazdıklarının amacına ulaştığını görmek, okuyucusundan takdir almaktır..

Bugün böyle bir yazıyla karşınızdayım.

Akdeniz GERÇEK’te 31 Aralık 2016 tarihli yazımızın başlığını ‘Antrenör mü imam mı alıyorsunuz ?” diye seçmiştim..

Yazının başlığının böyle seçilmesinin sebebi de Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün Antalya ile birlikte Türkiye’nin çeşitli yerlerinde görevlendirilmek üzere antrenör, spor eğitim uzmanı, masör başta olmak üzere alınacak 950 sözleşmeli personel için yapılan sınavlarda aday seçimi ve adaylara mülakatta ‘Namaz kılıyor musunuz ?”la başlayan soruların yöneltilmesiydi..

Muhteremler spor adamı değil ed imam alıyordu sanki teşkilata.

Türk  sporuna yön verecek, yarının olimpiyat şampiyonlarını yetiştirme  hedefi ile işe alınacak adaylara,  ‘Peygamber Efendimiz Miraç’ a çıkarken, yanındaki hayvan nedir ? Peygamber Efendimizin üçüncü çocuğunun adı nedir ? Damadının ismi nedir ? AKP’nin en yüksek oy aldığı mezra hangisidir ? ve hocasının adı nedir ? Kuran’da adı geçe peygamberlerin isimlerini sırala.. 7 Haziran seçimlerinde birinci parti hangisidir ? Rabia ne demektir ?  Günde 5 vakit namazda kaç kez Fatiha süresi okunur ? gibi sorular yöneltilmiş,böylece ‘dini bütün bir spor camiası’ yaratılma hedefine dört nalla koşulmuştu..

İsmi bende saklı bir okurum, bu sandal sınavla ilgili elektronik bir posta gönderdi.

Bir hayli uzun ancak her satırı ibret dolu bir önderi bu..

Sizlerle bir bölümünü paylaşmak ve eller aya giderken, Türkiye’nin siyasal iktidar ve yalamaları ile nereye götürülmek istendiğini ortaya koymaya çalışacağım.

Okurumuzun gönderisi özetle şöyle :

“İbrahim Bey merhaba, interneti karıştırırken yazınıza ulaştım. Dediğiniz sınava ben de girdim ama yedekte kaldım. Peşini bırakmadım hala kovalıyorum. Yedekler için  13 kişi çağrıldı ancak başvuru yapıp atandığı ile gitmeyen ve sözleşme imzalamaya gelmeyen 14-22 kişi tespit ettik. Kime yazıp aradıysak sonuç alamıyoruz yedek kadrodaki arkadaşlarla. Yazınızın cesaretinden dolayı tebrik ederim. Devlet Personel Daire Başkanlığı’na yazdığım email:  “Bizler Gençlik Spor Bakanlığı’nın Sözleşmeli Antrenörlük alımı sınavına girerek yedek kadroda kalan kişileriz. İlk aşamada asil listede olup gelmeyenlerin yerine13 kişi yedek kadrodan çağrıldı. Ancak daha sonra sistemden ataması yapılan ama sözleşme imzalamaya gelmeyen veya sözleşmesini imzalayan ama atandığı ile işe başlamayan 14-22 kişiyi bizim tespit edip Gençlik Spor Bakanlığı Personel Daire Başkanına kadar arayarak sormamıza rağmen bu konuda sonuç alamıyoruz. Bize bildirilen cevap sözleşmeler maliyeden kişinin adıyla geldiği için yedek kadrodan alım yapılmayacak gibi açıklamalar veriliyor. Ancak sınav başvurusunda işe alım hakkındaki maddede aşağıdaki madde açıktı. Görev Yerinin Belirlenmesi ve İşe Başlama Maddesi: Sözleşmeli Antrenörlük sınavının başında Asıl sınavı kazananlardan Genel Müdürlükçe belirtilen görev yerinde çalışmayı kabul etmeyen, süresi içinde belgelerini teslim etmeyen veya yapılan incelemede gerekli şartları taşımadığı anlaşılan adayların yerine yedek listeden başarı sıralamasına göre alım yapılacaktır maddesi açıkça mevcuttur. Bakanlığa ilettiğimiz fax ve email yazısı da aşağıdaki gibidir. Yedek listeden sözleşme imzalayıp belirtilen görev yerinde çalışmayı kabul etmeyen ve evraklarını vermeyenlerin yerine boş kalan 14-22 kişi arası yedek kadrodan alım yapılması konusunda destekleriniz ve dönüşlerinizi bekliyoruz”

Sonuç mu bakanlıktan hiçbir yanıt gelmiyor..

Ama kadrolar yandaşlarla, imam-sporcu eğiticileri ile dolduruluyor..

Yeni Türkiye’de işler böyle dönüyor..

Biz sesimizi çıkarmadığımız sürece daha neler olacak neler….