15.05.2016 tarihi, Türk siyasetinde ve MHP’ nin siyasi tarihinde önemli bir gün olarak kaydedildi.

                   Bir partinin tüzüğünde yapılacak değişikliğe yönelik bir tüzük kongresi, siyasal iktidarın Adalet Bakanlığı üzerinden yargıya, İç İşleri Bakanlığı üzerinden Valilik ve Emniyete yapılan yönlendirme ile engellendi.

                   Tabii ki, bu konuda AKP’ li Cumhurbaşkanının ilgi ve bilgisinin olmadığı söylenemez.

                   En acı olan, dokunulmazlık ve Başkanlık sistemi ile ilgili Mecliste yapılması düşünülen oylamalar öncesi MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ nin tevil edilmeye çalışılsa da,

“AKP’ nin yanındayız”,

                   “AKP’ nin destekçisiyiz”,

                   “Bu desteğimiz hukuki süreçte de sürecektir”,

                   Şeklindeki açıklamaları böyle bir düşünceye haklılık vermektedir.

                   7 Haziran seçimleri akşamında HDP ile bir araya gelmeyiz, temalı ‘ne iktidar ve ne muhalefette hiçbir yerde yokuz’, şeklindeki tavrı sonucu AKP’ nin başta tek başına hükümet kurmak üzere daha sonra Meclis Başkanlığını da kazanmasına yol açan bu tavır;

                   3 Kasım seçimlerinde AKP’ yi tek başına iktidar eden MHP’ yi de, bir araya gelinmeyeceği belirtilen HDP’ nin altına indiren ve sonuçta seçim barajı altına zorlayan bir sonucu yaşatmıştır.

                   Gelinen bu noktada, parti içi muhalefetin oluşması çok olağan olduğu gibi; parti içi demokrasinin gereği olarak da bu başarısızlığın     kongrede tartışılması çok normal bir durumdur.

                   MHP Genel Başkan ve Yönetiminin sanki hiçbir şey olmamış gibi, partinin 7 Haziran sonuçlarına göre, 4 ay sonra 3 Kasım’da aldığı sonuç çok normalmiş gibi, kongre tarihinde 2018 olarak ısrarı ve muhalefetin tüzük değişikliği ve muhtemel bir Genel Başkanlık seçimini ihanet, paralelcilik ve davaya aykırı olarak göstermesi inandırıcılıktan uzaktır.

                   Hukuki boyutta ise,

                   Tüzüğün belirlediği şekilde 1/5 çoğunlukta delegenin talebi ile yapılması, Genel Merkezin karşı çıkamayacağı bir şekilde zorunlu olan kongrenin yaptırılmayacağının bildirilmesi üzerine Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin verdiği kararın kesinleşmesi temyize tabii olup,

                   Bu bilindiği halde Mahkemece kongre düzenlemeye yetkili görevlilerin kesinleşmeyi beklemeden kongre günü vermesi, sorunun önemli bir kısmını oluşturmuştur.

                   Tosya ve Gemerek Asliye Hukuk Mahkemelerinin verdiği kararlar görev ve yetki açısından son derece tartışmalı kararlardır. Bizce yaptırım gücü olmadığı gibi hukuken yok hükmündedir.

                   En vahimi; Tosya ve Gemerek Asliye Hukuk Mahkemelerinin verdiği kararlardan birisi süresinde esas dava açılmadığı, yek diğeri de Ankara 2.İcra Hukuk Mahkemesince takibin iptal edilmesi karşısında;

                   Kongrenin yapılmasına hiçbir hukuki engel olmamasına rağmen Adalet Bakanlığının olayda taraf gibi davranıp, İcra Dairesine yazılı emir vermek ve yine Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğü’nün Valiliğe yazdığı bir yazı ile kongre engellenmiştir.

                   Görüleceği üzere kongrenin engellenmesi hukuken değil, siyaseten ve idari yolla gerçekleştirilmiştir.

                  Demokratik bir taleple Ankara’ ya giden binlerce ülkücü ve MHP’ li bu yolla mağdur edildiği gibi, Genel Merkeze ve Genel Başkana karşı olumsuz bir düşünceye sahip olmuşlardır.

                   Binlerce kişiye karşı Genel Merkezin önünde toplanan birkaç yüz kişinin destek gösterileri durumu çok açık bir biçimde ortaya koymuştur.

                   Yargıtay’ ın kongre tarihi belirlenmiş iken, Mayıs ayı sonuna kadar kararımızı açıklayacağız tavrı yargı bağımsızlığı açısından üst Mahkemeler açısından da çok olumsuz bir sonuç yaratmıştır.

                   Süreç devam edecektir…

                   Bu tarihten sonra MHP Genel Başkan ve Yönetiminin tüm bu gelişmeler karşısında AKP ile iş birliği, destek ve yanında olmak tavrının bir koalisyona dönüşüp dönüşmeyeceği çok önemli bir hal almıştır.

                   Siyaset maalesef bu seviyede yapılmakta.

                   Sonucu bekleyip göreceğiz.

                   Saygılarımla…