
İbrahim Akkaya
Yanıt bekleyen sorular
Antalya denilince akla hemen turizm geliyor.
Antalya’da 1970’li yıllarda Güney Antalya Turizm Gelişim Projesi’nin devreye girmesiyle ciddi anlamda başlayan turizm hareketi, geride kalan 40 yılı aşkın sürede değişti, gelişti.
Kemer’den başlayan turizm yatırımları, bugün 640 kilometrelik Antalya sahillerinin tamamını kaplamış durumda.
Kuşkusuz devlet yatırımcıyı teşvik etti..
Antalya’nın turizmin başkenti olmasında ve turizmin devleri arasında yer almasında tahsisler ve teşviklerin payı büyük.
Bazı kişi ve kuruluşlar devletten aldıkları tahsis ve teşvikleri başka amaçlarla kullanmış olsa da, Antalya, gerek tesislerin, gerekse hizmetin kalitesinde yükselme gösterdi.
Turizm sektörünün istihdama katkısı da yadsınamaz.
Bunun ötesinde başta tarım ve hizmet sektörü olmak üzere Antalya’nın turizmden belirli oranda pay aldığını da söylemek gerekli.
Turizm sektörünün ülkenin döviz gelirlerine olumlu katkılarının olduğu da biliniyor.
Tüm bunlar iyi de her konuda olduğu gibi turizm tesisleri konusunu da abarttık..
Planlama yapmadan, arz talep değerlendirmesinde bulunmadan herkes turizm yatırımcılığına soyundu.
Hal böyle olunca da Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nin düzenlediği ‘Turizm ve Mimarlık Sempozyumu’nun sonuç bildirgesinde vurgulandığı gibi ‘kimliksiz – tek tip ‘ bir turizm olgusu ortaya çıktı.
Antalya bölgesinde yeni sezonla birlikte 30 bini aşkın yeni yatağın hizmete gireceği bildiriliyor.
Turizme yatırım yapan herkesin sloganı, ‘ çok turist, çok döviz’ şeklinde.
Mevcut tesislerin de, yeni hizmete sokulacak olan tesislerin de doluluk oranlarının ne olacağını kimse şimdiden kestiremiyor.
Olayın bir başka ilginç yönü ise Antalya’da turizme sadece ‘deniz ve güneş’ gözüyle bakılıyor olması.
Mimarlık ve Şehircilik Sempozyumu’nda turizm yatırımcıları, otelciler, yerel yönetimlerin temsilcileri, bilim adamları, mimarlar ve plancılar buluştu.
Turizmi masaya yatırdılar, artılarını, eksilerini tartıştılar, sektöre çok önemli uyarılarda bulundular, mesajlar verdiler.
Turizm ve Mimarlık Sempozyumu’nun sonuç bildirgesinde öngörüler çok önem taşıyor“Çok zengin bir kültür ve tarihsel perspektife sahip olan Antalya ve Türkiye geçmişini ortaya çıkarmanın yanı sıra, bugünü geleceğe taşımak açısından da yalnızca turizm adına değil, kendi insanı için de nitelikli çevreler oluşturmak zorundadır. Turizm olgusunun, turizm politikalarının, özellikle mimari, mimarlık ve planlama politikaları ile vazgeçilemez bir ilişki içerisinde olduğunu; gerek tarihi kent dokularını koruyabilmiş, gerekse bu mirasa çağdaş yapıları ustaca ekleyebilmiş ülkelerin ve kentlerin turizm açısından öne çıktıklarını sayısal değerler açıklıkla kanıtlamaktadır. Turizm politikaları, “turizm mimarlığı” yerine “mimarlığın turizmi”, “turizm kenti” yerine “kent(ler)in turizmi” üzerine kurgulanmalıdır”
İşte sorun da burada..
Antalya bir turizm kenti midir ?
Antalya’yı turizm kenti yapacak projeler üretilmiş midir ?
Antalya’da ciddi bir turizm planlaması var mıdır ?
Turizm denince sadece tesis yapmak yeterli midir ?
Turizmdeki yapılaşma çevreyle dost mudur ?
Turizm yatırımcıları çevreye ne kadar saygılıdır ?
Turizm sektörü yayılmacı anlayışını sürdürecek midir ?
Antalya’da turizm pastasının adaletli dağıtılması konusunda gerekli çalışmalar yapılacak mıdır ?
Turistik tesislerin kaçak ve işgalleri gerçek anlamda önlenecek midir ?
Turizm emekçilerinin istihdam sorununa kalıcı çözümler üretilecek midir ?
Sorular artırılabilir.
Turizmin Antalya’ya yararları ve zararlarının neler olduğunu örnekle ortaya konabilir.
Yanıt bekleyen o kadar çok soru var ki !
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.