Siyasetimizin haline bir bakın, ne görüyorsunuz?

                        Bir yandan din ticareti, din siyaseti, başta C.Başkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP ve tüm sağcı siyasetler tarafından sonuna kadar kullanılıyor, diğer yandan da on üç yıldır ülkemizde yaşayan insanlarımızı etnik kökenlerine göre ayrıştırmak için sistematik bir çalışma yürütülüyor.

                        Bunun son kanıtı; Yüksek Seçim Kurulu’nun vermiş olduğu, AKP’nin besmeleyle başlayan seçim şarkısının yasaklanmasıdır. YSK kararına rağmen AKP’nin Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın kararı dinlemeyeceklerini, buna rağmen söylemeye devam edeceklerini bildirmesi de düpedüz Anayasanın ihlalidir.

                        Sonuçta Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuş Laik, Demokratik, Hukuk Devleti Türkiye Cumhuriyeti açık bir şekilde karşı devrim ile karşı karşıyadır. Laiklik fiilen rafa kaldırılarak bitirilmekte, Yüksek Yargı kararları çiğnenerek ve çiğneneceği açıkça en yetkili ağızlardan söylenerek ihlal edilmektedir. Hukuka bağlı devlet artık yoktur.

                        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün açıkça “konuşacağım, beni susturamazsınız” diyerek bir siyasal partinin genel başkanlığını sürdürmektedir. Buna eylemli olarak Anayasanın ihlali denir.

                        Bugün Rize Belediye Başkanı, Atatürk’ün yontusunu kaldırıp yerine çay bardağı koyma ve bunun için de halk oylaması yapma cesaretini buluyorsa iyi düşünmemiz gerekir. Rizelilerin Batum’da işçi olarak çalışma olanakları ortadan kalktığında yoksulluğun pençesindeki Rize’de çay ekilebileceğini düşünen, bunun için yurt dışına ziraat mühendisi gönderen ve Rize’deki verimli çay bitkisini saptayarak Rize’yi işsizlikten ve açlıktan kurtaran Mustafa Kemal Atatürk’e yapılan bu insafsız, kitapsız, haksız saldırının cezasını Rize halkı mutlaka verecektir.

                        Durum böyleyken Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisinin var olmadığını bir an için düşünün. CHP ve altı oklu ilkelerinin olmadığı bir siyasal yaşamı bir an için hayal edin. Geriye ne kalır?

                        Orta-doğuda külüstür bir din devleti kalır.

                        Kadınların erkeklerle eşit olmadığını açıkça söyleyen bir iktidar.

                        4+4+4 eğitim sistemiyle kadınların okumasının önünün kesildiği bir eğitim,

                        Tamamı imam-hatip haline getirilmiş eğitim sistemi,

                        Bilimsel düşünceyi sağlayan bölümleri (Fizik-Matematik-Kimya-Biyoloji) kapanmış yüzlerce Üniversite,

                        Hukuk Fakültelerinden hukukumuzun temel taşı olan Roma Hukuku derslerinin kaldırıldığı bir Hukuk Eğitimi,

                        Mezheplere göre yönetilen bir hükümet,

                        Kılcal damarlarına kadar bölünmüş, halkı birbirine düşürülmüş bir ülke…

                        Bütün bunların ortasında CHP bir uygarlık projesi olarak pırıldamaktadır.

                        Bugün ülkemizde insanca yaşama adına ne varsa hepsinin temeli Türkiye Cumhuriyeti ve O’nun kuruluş felsefesidir. CHP de bu temeli korumak üzere, ölmeyen, öldürülemeyen bu düşünceyi sonsuza kadar yaşatmakla görevli bir “uygarlık projesi”dir….