
Gürkut Acar
Tutuklu gazetecilere ağıt…
“Şafak söktü, sökecek
Bir kıymık koptu ufuktan
Bizim olan bir dünyada
Duyan ve sunan umudun
Ve sabrın vakti yok artık
Suyun ve ekmeğin vakti yok
Acının içinden geliyor sevinç
Ve gecenin içinde aydınlık (*)
Vakit yok gerçekten de…
Bütün ağaçlar kesilmiş,
Bütün nehirler kurutulmuş,
Bütün limanlar satılmış,
Bankalar, fabrikalar, kentler yağmalanmış,
Vatan bölünmüş,
Devlet eşkıyaya teslim edilmiş,
Bunlara karşı çıkanlar, çıkması muhtemel olanlar, ileride yurdu kurtaracak olması olası bulunanlar, gazeteciler, yazarlar, çizerler, emperyalizme teslim olmayanlar,
Cezaevlerine atılmış,
Cezaevindeki hastalar ölüme terkedilmiş,
Tarım öldürülmüş,
Sanayi durdurulmuş,
Bir dolar iki lirayı aşmış,(***)
Bir avro üç liraya yaklaşmış,(***)
Memleket AKP iktidarı nedeniyle harap ve bitap düşmüştür.
Sanki AKP iktidarından sonra bu ülkede kimse yaşamayacak!
Halkımızı medya afyonuyla uyuşturmuş,
Aydınları devlet zoruyla susturmuş,
Üniversiteleri teslim alınmış,
Öğrencilerin gözleri oyulmuş,
Gösteri yapanlar öldürülmüştür.
İşçiler yürüyor, Köylüler yürüyor,
Nar bahçeleri kesiliyor,
Ekilmeyen milyonlarca toprak boş duruyor,
İşsizler, atanmayan öğretmenler intihar ediyor,
Devlet çökertiliyor, Yurttaşlar birbirine düşürülüyor,
Halk en kılcal damarlara kadar iç savaşa sürükleniyor.
Yolsuzluklar, halkın parasını hortumlamalar artıyor,
Çocukları suçüstü yakalanmış Bakanlar,
İstifa etmiyorlar,
Bakmaya devam ediyorlar,
Örtbas etmeye devam ediyorlar,
Adaleti çiğnemeye devam ediyorlar.
İktidar hesap vermiyor,
Vermemek için Sayıştay’ın yetkilerini buduyor,
Sayıştay’a bilgi ve belge göndermiyor,
Fakat Suriye’deki terör örgütlerine para ve silah gönderiyor.”(***)
Türkân İldeniz sanki tutuklu gazeteciler için yazmış;
“Uzatma
ellerini sabahlarla bir – gelemem
Gelemem,
ölesiye bakma gözlerime.
Belli ki
sensiz, seninle bitecek bu özlem
Belli ki
sancılarla uyanacak içimdeki bahar.
Durup
durup seslenme düşünceme.
Kapılara
beş kilit birden vurdular,
Işıkları
söndürdüler, karanlıktayım.
Güçsüzüm
-ağlamaklı- üstelik yalnızım.
Örümcek
ağlarıyla bağlandı ellerim,
Dört
duvarla çevrildi yörem.
-Bana
kalsa şimdi gelirim-
Yollara
pusu kurdular-bekleme
Bekleme
sakın gelemem.
Şu zinciri
bir kırabilsem,
Parça
parça edebilsem pencereleri,
Belki
kurtulurum.
Karsız
yollarda belirmese izim,
Kin saçan
gözler kovalamasa peşimi,
Yanında
olurum,
Senle
olurum.
Uygar
tutsaklığın bu en cılız haykırısında,
Gözyaşlarımın
sıcağından donacak cehennem,
Gerçek
seviden..
Sana
ulaşan yollara,
Bir avuç
toz niyetine serpeceğim kendimi.
-Hayvanlardan
utanacaklar-
Onların
utançları da içleri gibi kara.
Oysaki
sana ait her şey beyaz.
Yine de
uzatma ellerini sabahlarla bir-gelemem
Gelemem,
öldüresiye tutma ellerimi...”(**)
Bu çılgın
ilkbaharda sevdiklerinden uzaktaki tutuklu gazetecilere selam olsun!
Selam
olsun karikatürleri nedeniyle tutuklu çizgi ustası Musa Kart’a!
Düşünmenin
yasak, düşüncenin özgür olmadığı bir ülke olarak kalmayacak Türkiye!
Sizin için
yüreği yanan milyonlarca insanız, yalnız değilsiniz, yalnız kalmayacaksınız.
Bilimin ve
aklın ışıldadığı, laik demokratik hukuk devletini birlikte kuracağız…
(*)Sabri Altınel şiir.
(**)Türkan İldeniz şiir.
(***)20.12.2013 T.li
Yazı/yorum:Vakit Yok Artık….
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.