Uzunca bir zamandan beri ülke gündemini meşgul eden Başkanlık sistemi talebinin ne olduğu ortaya çıktı.
Ülkemiz adı konulmamış kirli bir savaş ile uğraşırken;
Her gün vatan evlatlarımız şehit olurken,
Turizm başta olmak üzere, her sektörde ekonomi çökerken,
Öncelikle yargı ve devamında devletin tüm kurumlarının işlevsellikleri yok edilirken,
Ülke insanı birbirine düşman edilip, ayrıştırılırken,
Hukuk, ahlak, erdem, onur, fazilet gibi değerler yok edilip, yerine din adı altında başka değerler konarken,
Israrla talep edilen Başkanlık ile ilgili iktidarın görüşleri ortaya çıkmaya başladı.
Yıllarca AKP’ ye ve kurucu Genel Başkanına her türlü hakareti ettikten sonra bunların hepsini yalayıp, makam uğruna AKP’ ye geçen ilkesiz politikacılığın önemli örneği Numan Kurtulmuş;
‘Cumhurbaşkanımız yargı, yürütme ve yasamanın başıdır.’
Açıklaması ile tüm yetkilerin bir kişinin elinde olduğunu mevcut Anayasa’ ya rağmen beyan etti.
O açıklar da, başkaları durur mu?
Yargıtay ve Danıştay Başkanlarının Türk Tipi Başkanlık taleplerinin muhatabı Cumhurbaşkanının Rize gezisinde ‘birlikte çay toplama’ etkinlikleri eleştirildiğinde;
Yargıtay Başkanı, durumu izah için yaptığı konuşmada; taraflı Cumhurbaşkanını 3 kez devlet başkanı olarak andıktan sonra, onun davetine icabet zorunda olduklarını beyan etti.
‘Malumun ilanı’ anlamına gelen bu açıklamalar bize Türk Tipi Başkanlığı kısaca şöyle özetliyor;
Yasama, yürütme ve yargıdan oluşan devletin tüm erkleri tek kişide toplanacak bir sistem…
Bilimsel olarak tarifine bakıldığında, Devletin tüm yetkilerinin tek kişide toplandığı sisteme ‘diktatörlük’ sistemin bağlandığı tek kişiye de ‘diktatör’ denmektedir.
Henüz Türk Tipi veya bize özgü demokratik sisteme(!) geçmeden, bu ifadenin dahi suç sayıldığı bir zihniyette,
Kişinin Türk Tipi Başkan olduğu sistemde başa gelecekleri tahmin dahi edemeyiz.
Saygılarımla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.