
Cengizhan Gököz
SURİYE SEÇİMLERİ
Ülkemiz Başbakanının, bir gün önce aile dostu ve kardeşi Beşar Esad (saadet-mutluluk veren) iken, bir gün sonra Esed (bilgisayarda bir virüs ismi) olan Suriye Devlet Başkanı geçtiğimiz hafta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde, % 88,3 halk desteği ile yeniden Cumhurbaşkanlığını kazandı.
ABD tarafından saçmalık olarak nitelendirilen, seçim ve sonuçları hakkında Başbakan’ dan herhangi bir değerlendirme duyamadık.
Herhalde Başbakan, demokrasiyi sadece sandıktan ve belli aralıklarla yapılan seçimlerden ibaret gördüğü için, sonuçları demokrasinin zaferi olarak değerlendirip eski dostu, kardeşi Beşar Esad’ a kutlama mesajı göndermeyi düşünmüyordur.
Halen iç savaş yaşanan Suriye’ de, ortaya çıkan sonucun ne kadar isabetli, güvenilir ve demokratik olduğu tahmin edilebilir.
Hafızalarımızı biraz yokladığımızda, 1980 ihtilalini (darbesini) gerçekleştiren Kenan Evren’ de % 98 ile Anayasasını kabul ettirmiş ve Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
O zamanda bu durum, demokrasinin bir sonucu olarak değerlendirilmemişti.
Demokrasisi göstermelik, hukukun egemen olmadığı, seçim yasalarının demokrasiden yana olmadığı, siyasi partiler yasasının parti içi demokrasi ile dahi ilgisinin bulunmadığı velhasıl demokrasi kültürü olmayan ve gerçek demokrasi ile yönetilmeyen ülkelerde yapılan seçimlerin sonuçlarını, demokrasinin zaferi olarak göstermek, herhalde ülkemizi yönetenlere ait bir anlayışın ürünü olsa gerektir.
Önümüzde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde;
Bir yandan;
PKK ve liderine,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ da yol kesip, kimlik sorma, adam kaçırmaya kadar uzanan tavizler…
Aynı yöntemlerle (terörün, tehdidin ve çatışmanın gölgesinde) seçilen BDP veya HDP’li Belediye Başkanlarının Kazım Karabekir Paşa’ nın isminin militarist anlam ve çağrışım yaptığı gerekçesi ile değiştirmesine yol açan densizlikler…
Vergi ve idari para cezalarına getirilen aflar…
Sigorta primlerinin affedilmesi…
Doğu ve Güneydoğu’ da elektrik borçları ve faizlerinin silinmesine yönelik düzenlemeler…
Öte yandan;
Başta gezi olaylarına katılanlar…
Çevreciler…
‘Atatürk’ ün Askerleriyiz…’ diyen ve kendilerini Atatürk’ ün askerleri olarak gören laik, demokratik, Cumhuriyetten yana olanlar…
AKP’ ye oy vermeyenler…
Velhasıl Başbakan’ ın çapulcu olarak nitelendirdiği kesime yönelik; cop, biber gazı, tazyikli su, yerde tekme, sürükleme, göz çıkarma ve öldürmeye kadar giden baskılar ve saldırılar…
Görülüyor ki, Cumhurbaşkanlığı seçimi, laik Cumhuriyet’ e karşı siyaset yapan, AKP ve bölücü PKK ve yandaşları ile Cumhuriyetçi ve Atatürkçüler arasında geçecek…
Başbakan kendi yarattığı bu kesimler arasında ayrışmayı daha da derinleştirecek gibi görülüyor.
En tehlikeli olanı da,
Mezhep ayrılığı üzerinden siyaset yürütmesi.
Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olsun olmasın,
AKP İktidarda kalsın kalmasın,
Bu ülkede ırk ve din temelli ayrıştırma çok kötü sonuçlar yaratacaktır.
Sürekli topluma kin ve nefret aşılayan siyasetin mimarı Cumhurbaşkanı olsa dahi, ülke huzur bulmayacaktır.
Suriye’ de %88,3 ile seçilen Esad nasıl ülkesinde kardeş katliamı devam ederken kendisini hukuken ve siyaseten meşru kabul ettiremeyecekse,
Suriye’ deki kardeş kavgasında taraf olarak siyaset yürüten Başbakan, kendi ülkesinde yarattığı kardeş düşmanlığının üzerine, meşru ve sürdürülebilir iktidar sağlayamayacaktır.
Yüzde kaç ile seçilirse seçilsin,
Veya seçilemesin…
Gittiği yol çok yanlış ve tehlikelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.