
İbrahim Akkaya
Şu köstebek meselesi
İl Genel Meclisi MHP Grup sözcüsü Zeki Tunç, pek çok kişinin sıkıntısını yaşadığı ancak söylemeye cesaret edemediği bir konuyu gündeme taşıdı ve bazı üyelerin meclis toplantısını sesli ve görüntülü olarak kayıt yapıp, bir yerlere götürerek dinlettiğini söyledi.
Zeki Tunç, “Bunun doğru olmadığını söylüyorum ve ayıplıyorum” diyerek tepkisini ortaya koydu.
Tunç’u bu yürekli çıkışından dolayı kutlamak gerekir.
Gerçek şu ki siyaset iyice kirlendi.
Siyasi geleceklerini düşünenler, her türlü kirli işe girdikleri gibi, kader arkadaşlığı yaptığı kişileri toplantılarda konuşulanları dışarı taşıyarak birilerine şikayet ediyor, sakıncalı ilan ediyor, kendileri dışındaki herkesi suçlayıp, hızını alamayıp ihbar ediyor.
Çok kritik bir dönemden geçiyoruz.
Bir yandan inanılmaz bir bilgi kirliliği yaşanıyor, diğer yandan izleme, dinleme, fişleme gibi kişi hak ve özgürlüklerine saldırı anlamına gelen eylemler yapılıyor.
Kentin ve ülkenin çıkarlarını gözetmenin dışında bir düşüncesi olmayan bir vatandaşın şu yakınması nasıl bir süreçten geçtiğimizin en somut örneği :
“Kışlahan Meydanı’nda tutuklamaları protesto amacıyla bir basın açıklaması düzenlendi. Ben de sorumlu bir vatandaş olarak katılıp destek vermek istedim. Böylesine önemli bir etkinliğe katılanların sayısı 30-35 kişiyi geçmedi. Oradan geçenler merak bile etmiyor. Orada bir avuç vatansever Anayasal hakkını kullanıyor, kimsenin umurunda değil. Böylesine ilgisizlik olur mu ? Biz vatandaş olarak sorunlarımıza böylesine kayıtsız kalırsak, ülkede yaşananlara ve dayatılanlara karşı nasıl mücadele edebiliriz”
Acı ama gerçek.
İnsanlar gölgesinden korkar oldu.
Telefonla konuşmaktan ürkenler, kentin ve ülkenin herhangi bir sorunu ile ilgili olarak düşüncesini söylemeye çekinen bireylerin yaşadığı bir kent ve ülke olduk.
Herkes yıldırıldı, sindirildi, ürkütüldü.
Antalyalıların oylarıyla seçilen insanlar, İl Genel Meclisi’nin toplantılarını kayıt altına alıp, bir yerlere götürerek izletiyor ve birilerini hedef gösteriyorsa sokaktaki vatandaş ne yapsın ?
Oysa Antalya sivil toplum hareketinin en yoğun olduğu, kültür düzeyi ve kentlilik bilinci konusunda öne çıkan bir kent olarak biliniyor.
Durum Antalya’da böyleyse Anadolu’daki insanların nasıl bıçak sırtı bir yaşam sürdükleri net biçimde ortada..
Yapılan araştırmalar siyaset kurumunun güven duyulmayanlar arasında ilk sıralarda yer aldığını gösteriyor.
Lafa gelince şeffaflıktan, temiz siyasetten söz edenlerin siyaseti kirletmenin ötesinde bir çıkar, bir siyasi gelecek malzemesi olarak kullanmaya kalkışmaları, bunu da inatla ve korkusuzca sürdürmeleri, gelecek için ne denli tehdit olduğunu açık seçik otaya koyuyor.
Antalya, sorunlarla boğuşan bir kent.
Soruların çözümü için de en önemli adres siyaset kurumu.
Ancak bu kurum kötü niyetli olarak kullanılıp, bir ihbar, bir şikayet, bir iftira ve yalan mekanizmasına dönüştürülür ve yöneticiler de buna seyirci kalırsa, vatandaşı siyasete olan inancı ve güvenci yok olur, bundan da rejimini değiştirmek isteyenler karlı çıkar.
MHP’li Zeki Tunç’un sözlerini ciddiye almak durumundayız.
Aslında Tunç, siyaset kurumunu ve seçilmişleri nasıl tehlikelerin beklediğini işaret etmeye çalışıyor bu çıkışıyla..
Siyaseti siyasetçiler kirletirse, yarın sandık başında vatandaştan nasıl oy istenecek?
Vatandaşa kirlenmiş siyasete sıcak bakmasını, desteklemesini beklemek mümkün mü ?
Öncelikle Antalya İl Genel Meclisi köstebek iddiasını ciddi biçimde sorgulamalı..
Zeki Tunç’un sözlerini bir siyasi konuşmanın ötesinde ciddi bir uyarı olarak kabullenip, gereğini ivedilikle yapmalı..
Bu kayıt işi, bu köstek işi sadece İl Genel Meclisi’nde olmuyor şüphesiz.
Kimlerin nerelerde ne yaptığı biliniyor da, inatla seyirci kalınıyor, susuluyor ve izlemekle yetiniliyor.
Kimse aklından çıkarmasın ki keser döner sap döner.
O zaman hesap vermek zor olur..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.