İbrahim Akkaya

İbrahim Akkaya

Su diye diye..


Yaşam kaynağımız olan su hayatımızda çok önemli bir yer tutuyor.

Gıda almadan vücudumuzdaki besin depolarını kullanarak günlerce yaşabiliriz.

Ancak susuz olarak sadece birkaç gün yaşayabiliriz.

Kabak tadı verdi demeksiniz bugün yine içme suyu konusunu irdeleyeceğim.

Devlet Su İşleri(DSİ) Antalya Bölge Müdürlüğü’nden emekli Proje Şube Müdürü İnşaat Yüksek Mühendisi Galip Büyükyıldırım’ın Antalya’nın içme suyu konusundaki görüşlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Galip Büyükyıldırım, Antalya’ya içme suyu temini ile ilgili haber ve yorumlarımızı dikkat izlediğini belirterek, şunları vurguluyor :

“DSİ’de Proje Müdürü olarak görev yaptığım zamanlarda Antalya’ya Karacaören Barajı’ndan içme suyu getirilmesi konusunu projelendirmiştik. Sonra proje askıya alındı, nedeni de sanırım baraj göletinin suyunun kirli olmasıydı”

Antalya’nın su zengin olduğunu belirten Büyükyıldırım, AKP’li Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin birinci döneminde Karacaören’den su getirilmesi konusunun yeniden gündeme geldiğini, sonradan büyük bir olasılıkla kirlilik uyarıları nedeniyle vazgeçildiğini, Büyükşehir Belediyesi ASAT Genel Müdürlüğü’nün bana gönderdiği cevap yazısından da anlaşıldığını anımsatarak, “Sanırım proje devam ediyor(DSİ bu çalışmayı yapıyor) diye konuştu.

Büyükşehir Belediyesi’nin Karaacören’den vazgeçip, Manavgat Suyu’nu Antalya’ya getirme çalışmasına değinen Galip Büyükyıldırım, şunları söylüyor:

“Manavgat suyunu Antalya’ya içme suyu olarak getirmek gerek mesafenin uzunluğu nedeniyle ekonomik değil. Antalya su zengini bir il.. Çevresindeki bütün kaynaklar Antalya’ya akıyor. Düden varken, Aksu çayı varken, Köprüçay varken Manavgat’tan su getirmek ekonomik değil, daha kısa sürede ve daha ekonomik bir çalışma ile Antalya’nın hemen yanı başındaki kaynaklar değerlendirilmeli. Büyükşehir Belediyesi yönetimi bu konuyu ciddiye almalı”

Galip Büyükyıldırım, bir süre önce de çarpıcı açıklamalar yapmış, yakın geçmişe kadar Antalya’nın ‘şelaleler şehri’ olarak bilindiğini söylemişti.

DSİ’den Emekli Proje Müdürü İnşaat Yüksek Mühendisi Galip Yıldırım, Antalya’nın ‘şelaleler şehri’ olarak bilindiği dönemde bahçelerden, cadde ve sokaklardan akan, falezlerden çağlayan suların kentin ikinci bin yıl sonlarına doğru yaşayan bir özelliği olduğunu vurgulamıştı.

Bu özelliğin en önemli kaynağının kentin hemen yakınındaki Kırkgözler-Düden adlı zengin yeraltı ve yerüstü si sistemi olduğunu belirten Büyükyıldırım’ın şu sözlerinin altını çizmek gerekiyor :

“ Antalya kent yaşamı ve kültürüne derin iler bırakan akarsu ve çağlayanlar özellikle son 20 yılın kentleşme ve yapılaşma politikaları sonucu hızlı bir yıkım ve yol olur sürecinde”

Kuşku yok ki Antalya’ya önce Karacaören’den, sonra Manavgat’tan içme suyu getirme projeleri, Antalya kent merkezine yakın yer altı ve yerüstü kaynaklarının çarpık yapılaşmanın bir sonucu..

Antalya’nın hala su zengini konumunda olduğunda ısrar eden Galip Büyükyıldırım, 2000’li yılların başında akarsuların yeniden canlandırılması eğilimleri ve Büyükşehir Belediyesi’nin isteğiyle DSİ tarafından bir rapor hazırlandığını, çok eski bir sistem olan Yediarıklar’ı anımsattı.

Yediarıklar’ın her birinin ilgili oldukları kişi, yöre ya da kuruma bağlı olarak adlandırıldığını bildiren Büyükyıldırım, bu isimleri de Kızılarık, Kanlıçay, Kanlıöğüt, Elektrik, Kasaboğlu, Sinan, Cihadiye olarak sıraladı.

Acı ama gerçek bu şelalelerin tamamına yakını bugün yok oldu..

Yediarıklar, sadece anılarda kaldı.

Eski Antalya, şelaleleri nedeniyle tabloyu andıran bir kentti.

Dağların arasından korkunç gürültüyle akan sula, ovalara inince uysallaşıyordu.

Çam, söğüt veya zakkum gibi ağaçların arasından kıvrıla kıvrıla akar, yüksek bir falez üzerinden düşerlerdi.

1965 yılına kadar Antalya’nın içinden geçen sular kıyıdaki 40-50 metre yükseklikteki falezlerde 30 kadar şelale oluştururdu.

Şelalelerin hızına yetişilemeyen imar planı tadilatları ile başlayan hızlı ve çarpık yapılaşma sonucu akarsuların akış yönlerinin değiştirilmesiyle şelale sayısı hızla azaldı, bir kaç tane kaldı.

Antalya merkezinden geçen ve kente tatlı bir serinlik veren düdenler de tarih oldu.

Kimilerini yok ettik, kimilerinin üstünü örterek betona yenik düşürdük.

Yani rant uğruna su kaynaklarımızı yok ettik..

Su zengini iken yeni kaynaklar arayışına girdik.

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Akkaya Arşivi

Siyaset zor zanaat !..

27 Eylül 2019 Cuma 11:32

Yarın dizimizi dövmemek için..

26 Eylül 2019 Perşembe 10:33

Batan batana !..

25 Eylül 2019 Çarşamba 12:25

Yeni Parti Kasım’da geliyor

24 Eylül 2019 Salı 11:04

Anket oyunları !..

12 Eylül 2019 Perşembe 11:38

7 yürekli gazeteci..

11 Eylül 2019 Çarşamba 13:00

Devlet Kapısı’na saldırı

09 Eylül 2019 Pazartesi 11:48

İYİ Parti’de nefesler tutuldu

07 Eylül 2019 Cumartesi 13:09