
İbrahim Akkaya
Sİyasette yabancılaşma, uzaklaşma...
Her siyasetçinin olduğu gibi her vatandaşın da hayalini süsler Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında görev yapmak..
Yani milletvekili olmak..
Milletin vekili olmak gibi çok özel bir misyon üstlenmenin dışında pek çok avantajı var milletvekilliğinin..
Ömür boyu maaş garantisi var mesela..
Sadece kendisinin değil aile fertlerinin tüm sağlık giderleri beleş..
Ömrünün sonuna kadar herkes ‘vekilim’ diyerek gururunu okşuyor sürekli..
Her gittiği ortamda saygı görüyor, tüm kapılar sonuna kadar açılıyor..
Vekillik bitince boşa çıkmak gibi bir tehlike de yok gibi..
Hele iktidar partisine mensup ise yönetim kurulu üyeliği, danışmanlık gibi mesaisi az, geliri fazla görevlere atanma olasılığı çok yüksek..
Siyasi partiler imle çevreleri yere göğe koyamaz ise de vatandaş milletvekilleri için pek de olumlu düşünmüyor..
Anketlere göre vatandaş vekillere güvenmiyor..
Dahası vatandaşların yüzde 79’u taleplerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde dile getirildiğine inanmıyor..
Vatandaşların sadece yüzde 21’i taleplerinin Meclise taşındığını düşünüyor.
Yani her 5 kişiden 4’ü taleplerinin parlamentoda ciddi şekilde ele alınacağına ihtimal vermiyor..
Bu sonuç siyasette yabancılaşma ve uzaklaşmanın söz konusu olduğunu gösteriyor..
Bu verilere Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu ile Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Çarkoğlu’nun ‘Uluslararası Sosyal Saha Çalışma Programı’ kapsamında hazırladıkları ‘Türkiye’de ve Dünyada Vatandaşlık’ başlıklı rapordan ulaştım..
Bu çok önemli raporun içeriğini oluşturan sorular vatandaşa 2015 genel seçimleri öncesinde sorulmuş.
Raporda yer alan bir diğer çarpıcı sonuç ise 41 ülke arasında başkalarına en az güvenen ülkenin Türkiye olması..
Raporda görüşlerine başvurulan insanların büyük bölümüne şu soru yöneltilmiş :
“Çoğu insan sizden yararlanmaya mı yoksa size adil davranmaya mı çalışır ?”
Bu çarpıcı soruya vatandaşların yüzde 75’i ‘yararlanmaya çalışır’ yanıtını vermiş.
Rapora göre Türkiye’de vatandaşların siyasi ve toplumsal hayata katılımı sadece oy kullanmakla sınırlı..
Bir siyasi parti, gönüllü kuruluş ya da derneklere üye olmayanların oranı yüzde 90’ı buluyor.
Gerçekten ürkütücü ve düşündürücü bir durum..
İşte bir çarpıcı sonuç daha..
Vatandaş siyasetin kişisel çıkar için yapıldığına inanıyor..
Vatandaşlık Raporu’na göre vatandaşların yüzde 57’si şöyle düşünüyor :
“Koşullar ne olursa olun, devletin demokratik haklara saygı göstermesi önemli”
“Benim gibi kimselerin hükümetlerin yaptıkları konusunda söz hakkı yoktur” diye düşünenlerin oranı yüzde 49..
Rapora göre, Türkiye’de adil olmayan yasayı değiştirme gücünün bulunduğuna inanların oranı ise sadece yüzde 37..
Vatandaşların yüzde 33’ü “çoğu zaman hükümettekilerin doğru olanı yaptıklarına güvenebiliriz” diyor..
Araştırmanın beli en dikkat çekici sonucu şu :
Vatandaşların yüzde 51’i çoğu siyasetçinin sadece kişisel olarak siyasetten kazanç temin etmek için siyaset yaptığını düşünüyor..
Dahası ‘Vatandaşlık Raporu’na esas olan araştırmaya katılanların yüzde 18’i herkesin, yüzde 33’ü çok sayıda kişinin yolsuzluğa bulaştığına inanıyor..
Hal böyle iken vatandaşa ‘gelin siyaset yapın’ çağrısı ne kadar kabul görür ?
Vatandaş, siyasete ve siyasetçiye nasıl inanır nasıl güvenir ?
Cevabınızı duyar gibi oluyorum..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.