
İbrahim Akkaya
Seçmene giden yol !
Seçime sadece 47 gün kaldı..
Takvim yaprakları birer birer azaldıkça heyecan da artacak.
‘Seçim mi geçim mi ?”ikilemini yaşayan vatandaşın ilgisi da o oranda yükselecek..
Gerçek şu ki seçmen profili son yıllarda hızlı bir değişim gösterdi.
Geleneksel siyaset anlayışını terk etmeye başladık.
Artık kimse takım tutar gibi parti tutmuyor..
Aile bireylerinin bile siyasi tercihleri farklı..
Aynı aileden birkaç farklı partiye ve siyasi görüşe sempati duyan, aktif olarak siyasete katılan birkaç kişiye rastlamak olanaklı..
Kimsenin bir başkasının siyasi görüşüne ipotek koyma gibi bir hakkı yok, buna cesaret eden de hemen hemen yok gibi..
7 Haziran yaklaştıkça seçmenin tercihi de şekillenmeye başlayacak..
Bunda en önemli etken doğal olarak seçim bildirgeleri, seçmene, vatandaşa verilen sözler..
Bu noktada iktidar partisi AKP ile CHP arasında söz düellosu başladı.
Özellikle CHP’nin emekliye iki maaş, asgari ücretin bin 500 lira olması ve veriden muaf tutulması, mazot fiyatında indirim sözleri siyaset sahnesini bir hayli kızıştırdı..
Daha da önemlisi toplumun kanayan yarası olan taşeron sisteminin sonlandırılacak olması..
CHP’nin seçim vaatleri arasında taşeron işçiliği kaldırma, taşeron sistemiyle çalışanları sürekli kadroya alma planı belki de ön önemli kozu..
AKP ise 2011 seçimlerinde olduğu gibi yüksekten uçuyor..
AKP’nin önceki seçimlerde olduğu gibi en öneli kozu şüphesiz ‘İstikrar bozulmasın’ olacak..
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme eski Bakanı AKP Antalya 1. sıra milletvekili adayı Lütfi Elvan da istikrar konusunu öne çıkardı.
Eski Bakan Elvan, yeni seçim bölgesi Antalya’da işadamlarına seslendi ve şu mesajı verdi :
"Aman ha! Dikkatli olun. Bu ülkeyi seviyorsanız, büyümesini, yücelmesini istiyorsanız aman ha dikkatli olun. Bu ülkenin istikrarını bozmak isteyen kim olursa olsun izin vermeyin"
Elvan’ın bu sözlerinin ardında Antalya iş dünyasına aba altından sopa gösterme niyetinin olduğunu da vurgulamak gerekli..
Çünkü AKP, CHP’nin 3. sıra milletvekili adayı Antalya Ticaret ve Sanayi Odası eski Başkanı Çetin Osman Budak’ın karşısına iş dünyasının oyunu alabilecek bir ismi listesine koymadı, ya da Bucak’la yarışacak bir isim bulmakta zorlandı.
Önceki seçimlerde AKP’nin ‘istikrar bozulmasın’ kozu iyi işledi..
Kredi, kredi kartı ve banka borcu olanlar, -iktidar değişirse sıkıntıya düşeriz- endişesi ile evet oyunu ampule kullandı..
Bu defa da istikrar kozu ile seçimi lehine çevirmek isteyen AKP’nin bu planı tutar mı bunu 47 gün sonra göreceğiz..
Gerçek şu ki vatandaşı en çok ekonomi ilgilendiriyor..
Geçmişte ekonomi gemisi su almaya başladığında ‘kolay kolay yıkılmaz’ denilen iktidarların hızla eridiğini, barajın altına bile düştüğünü gördük..
Seçime çeyrek kala ekonomide tablonun pek de iyi olmadığı görülüyor ve söyleniyor..
AKP, ne kadar tersini söylese de kamunun tüm olanaklarını seçime harcanacağı gerçeğinden yola çıkıldığında Türkiye’nin, doğal olarak da Antalya’nın 8 Haziran’a çok sıkıntılı uyanacağını söylemek kahinlik olmaz..
Her seçim öncesinde olduğu gibi AKP Antalya’ya ağırlık verecek..
Yatırım yağmurundan, çılgın projelerden dem vuracak..
Birinci sıra adayı Lütfi Elvan’ın önemli yatırımları yapan bir bakanlıkta geldiği kozunu da her fırsatta öne sürecek..
AKP’li belediyeler seçim öncelikli çalışmalara hız verecek..
Kepez başta olmak üzere kırsal kesimde vatandaşın oyunu almaya yönelik söylemler ile yardımlar 6 Haziran akşamına kadar yapılacak..
Antalya’da çok renkli bir propaganda dönemine tanıklık edeceğiz..
Rekabet önemli, siyasi yarış mutlaka olmalı..
Ancak siyası nezaket sınırları asla aşılmamalı, mutlak kazanma hedefiyle toplumsal barışı tehdit edecek eylem ve söylemlerden uzak durulmalı..
Burada en önemli görev siyasi partiler ile adaylara düşüyor..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.