“Milli iradeye saygı” diye diye gelip, her sıkıştığında bu cümlenin arkasına saklananların, nasıl seçimlere gölge düşürdüğü, halkın iradesine saygı duymadığı ortada…
7 Haziran seçimlerini beğenmeyip, halka 1 Kasım’ı dayatan anlayışa en güzel cevabın yine sandıkta verileceğine inanıyorum…
Dünyanın en zengin ülkelerinin neredeyse yarısının koalisyonla yönetildiği, hatta bir kısmında aylarca süren hükümetsiz dönemler varken ‘koalisyon öcüdür’ tablosu çize çize milleti dize getirdiğini sananlar, avuçlarını yalayacak…
Millet, bu faşizan, darbeci anlayışı iktidar yapacak zannedenler, bu kez büyük bir tokat yiyecek…
Toplumsal huzur ve barış için gerekli olan koalisyon hükümetini kurmamak adına, her türlü adımı atanlar, daha seçim ertesi baskın seçim hazırlığına soyunanlar sanmasın ki başa gelecek…
İktidar için ülkeyi yangın yerine çevirmekten korkmayan anlayışa, bu millet dur demesini de bilir elbet…
Demelidir de…
Ekonominin, sosyal ve siyasal hayatın normalleşmesi, düzlüğe çıkması, iç huzur ve komşularla ilişkilerin rayına oturması şart…
Bunun için ortak akıl, uzlaşı kültürü gerekiyor…
“Ben yaptım, oldu” değil…
Birbirini ötekileştirerek, düşman ilan ederek bir yere gidilemez…
7 Haziran’ı okuyamamak, okumamak da inat etmek bu ülkeye yapılacak en büyük ihanettir…
Bilinçli ya da bilinçsizce bu ihanetin içinde olanlara karşı akan kanın durması, hak ve özgürlüklerin, sosyal adaletin, hukukun üstünlüğünün güvencede olduğu, rejimin tehdit edilmediği, kamu olanaklarının yandaşlara peşkeş çekilmediği, emeklinin, emekçinin hakkının korunduğu, eğitimin laik ve bilimsel temellerde yükseldiği bir ülke isteyenlerin çoğunlukta olduğunu biliyoruz…
7 Haziran’da da bunu gördük…
1 Kasım’da da göreceğiz…
Kimse 1 Kasım’da yıkılan saltanatı ilan edeceğini falan sanmasın…
Bu millet Cumhuriyet sayesinde geldikleri makamları kullanarak kendisine saraylar yapıp, saltanat yaratanları, getirdiği gibi götürmesini de bilir…
Ne diyordu, Ulu Önder, “…memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir”…
Görevimiz belli…
“Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmek”…
Haydi o zaman el ele, omuz omuza oyunu bozmaya…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.