Hepimiz Özgecan için ağlarken, polis şiddeti gazeteci arkadaşımız Yılmaz Koçyılmaz’ın ölümüne neden oldu..

Özgecan ve Yılmaz Koçyılmaz için ağlarken, bu kez camına kar topu attığı gerekçesiyle bir başka gazeteci arkadaşımız Nuh Köprülü gözü dönmüş bir esnaf tarafından öldürüldü..

Tüm bunlar olurken Antalya’da Kepez’de 66 yaşındaki Zeliha Tavşancı’nın hunharca öldürülüşünün kamera kayıtları ortaya çıktı..

Bu olaylar toplumun nasıl bir ruh hali içinde olduğunu gözler önüne seriyor..

Böylesine bir ortamda Türkiye’yi polis devletine dönüştürmeyi amaçlayan ‘İç Güvenlik Paketi’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki görüşmelerinde çirkin saldırılar yapılıyor..

5 milletvekili yaralanıyor, ikisi hastaneye kaldırılıyor..

Halka örnek olması gereken halkın vekilleri Meclis çatısı altında gözü dönmüş caniler gibi şiddet uyguluyor..

Gerginliğin zirve yaptığı bir süreçte Antalya’da da garip olaylar birbirini izliyor..

AKP iktidarına yaranmak, şirin görünmek isteyen Antalya Devlet Opera ve Balesi’nin(ANTDOB) sahnelediği ‘İtalya’da bir Türk’ adlı operanın ikinci perdesinde bazı sanatçıların sahneye türban ve tesettür kıyafetleriyle çıkması sinirleri geriyor.

Haşim İşcan Kültür Merkezi’ndeki oyunda türban ve tesettür sanatçıların yarattığı gerilim yüzünden bazı sanatseverler oyunu terk ediyor, bazıları sessiz protesto geçekleştiriyor.

Antalya Devlet Opera ve Balesi’nde sergilenen olumsuz tablo, oyunda Türk erkeklerin kıro, Türk kadınının türbanlı tanıtılması ve türbanın opera sahnesine kadar girmesi gerçekten kaygı verici bir durum..

Sanatseverler, türbanlı, tesettürlü operayı ANTDOB’un anı defterine yazarak da protesto ediyorlar..

Bir başka skandal olay Antalya Atatürk  Anadolu Lisesi’nde sergileniyor..

Okul yönetimi kısa etek ve dar pantolon giyen kız öğrencileri bezdirmek için erkek öğrencilerden oluşan bir ‘taciz timi’ kuruyor..

Yanlış okumadınız Atatürk’ün adını taşıyan Anadolu Lisesi’nde kız öğrenciler için taciz timi oluşturma gibi bir büyük başarıya imza atıyor okul yönetimi..

Antalya’da benzeri örnekleri daha önce de yaşamıştık..

Gazi Anadolu Lisesi Müdürü kız öğrencilerin etek giymesini yasaklamıştı..

Muratpaşa Lisesi’nde ise okul yönetimi kız ve erkek öğrencilerin birbirlerine bir metrenin altında yaklaşmalarını yasaklamıştı..

Antalya gibi turizmin başkenti, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından gelenlere ev sahipliği yapan bir kentte yaşanıyor bunlar.

Niçin ?

AKP iktidarının ‘dindar-kindar nesil yaratma- hedefini kolaylaştırmak için..

Gerici zihniyeti benimsemiş yöneticilerin Antalya’daki okullara bilinçli olarak atandığı yönündeki iddiaları doğrulayan gelişmeler bunlar.

Bu skandallara imza atan okul yöneticileri AKP yandaşı Eğitim-Bir-Sen’in üyesi..

Eğitim-Bir-Sen, Antalya’da düzenlenen Eğitim Şurası’nda ana okullarına din eğitimi getirilmesini, Turizm Meslek Liseleri’nde alkollü içki hazırlama dersinin kaldırılmasını öneren sendika..

Antalya’da eğitim camiasında daha önce de skandallar yaşanmış, İl Milli Eğitim Müdürlüğü,. göstermelik soruşturmalar yaparak üstlerini kapatmıştı..

Gerici zihniyetin ürünü olan böyle olayları geçiştirmeye çalışan Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü, derse girdiği sınıfta bir kişi hariç tüm öğrencilerin uyuduğunu görünce fotoğrafını çeken ve medya ile paylaşan tarih öğretmeni Ahmet Hilmi Kancı hakkında Antalya Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmaktan çekinmemişti..

Niçin ?

Çünkü Hilmi Hoca Eğitim-Bir-Sen üyesi değil..

Eğitim-İş’in üyesi ve yöneticisi..

Yani AKP’li değilsen, AKP’yi muhalefet ediyorsan potansiyel suçlu, makul şüphelisin..

Bir de bu ortamda Türkiye’ni polis devletine dönüştürmeyi amaçlayan İç Güvenlik Yasası kabul edilirse siz seyreyleyin ülkenin ve Antalya’nın halini..