
İbrahim Akkaya
Kantarın topu öyle bir kaçtı ki !
Hafta sonunda Antalya’nın kültür hazinesi İbradı’yı gezelim dedik, burnumuzdan geldi.
Öyle bir gece yaşadık ki anlatmaya ne kelimeler ne de sayfalar yeter..
Antalya Gazeteler Cemiyeti’nin kültür gezileri kapsamında Cumartesi günü 40 gazeteci ile İbradı’ya gittik..
Çok keyifli, yararlı bir gezi oldu..
İbradı’nın tarihini, Ormana’nın dünyaca ünlü düğmeli evlerini gördük..
Eynif Yaylası’nda yılkı atlarını görüntüledik..
Başta CHP İbradı İlçe Başkanı sevgili arkadaşımız Sami Demircioğlu olmak üzere İbradı’da unutulmaz bir gün geçirdik..
Ancak günün sonunda resmen zulmü yaşadık..
Akdeniz GERÇEK muhabiri Tuğçe Saraç’ın kendisine ulaşmayan bir tebligat nedeniyle jandarma kontrolünde araması çıktı..
Ben jandarmanın ve polisin gazetecilere bakış açısının bu denli kötü olduğunu işte o zaman anladım..
Manavgat Kızılot yakınlarında yapılan kimlik kontrolü sırasında araması bulunduğu anlaşıla Tuğçe’yi jandarma otobüsten bir terörist, bir PKK’lı, bir IŞİD’li, bir FETÖ’cü gibi karga tulumba almak istedi..
Biz de “ Tamam öyle bir şey varsa gidelim Antalya’ya ifadesini versin” dedik..
Aman efendim sen mi bunu söyleyen, bir hiddet, bir öfke anlatılır gibi değil..
Dahası otobüsten inmemize bile izin verilmiyor..
Sanırsınız Tuğçe Saraç canlı bomba eylem hazırlığında biz de O’nu koruyoruz..
“Otobüsten vermeyiz dedik” yetkililere ulaşarak sorunu çözmeye çalıştık.
Mümkün değil, öylesine katı bir tutum var ki, biz Tuğçe’ye sahip çıkınca takviye ekip istediler.
“Gerekirse zorla alırız” tehdidi de var..
Hele bir kadın polis var ekipte sanırsınız kökten gazeteci düşmanı.
Gecenin ilerleyen saatleri tam 2,5 saat otobüste rehin kaldık..
Sonuçta olay daha da çözümsüzlüğe ulaşmasın diye Tuğçe Saraç’ın ifadeyi Manavgat’ta vermesi konusunda ika olduk.
Olduk ta benim çalışma arkadaşım yanında olmak destek vermek istiyorum.
“Sizi alamayız, bir kadın gazeteci eşlik edebilir” cevabını aldık..
Maalesef otobüsteki hiçbir kadın gazeteci Tuğçe’nin yanında olmak istemedi..
Sadece onlar mı cemiyetin ikinci başkanı var, başka yöneticiler var, gariptir birden onların telefonlarının şarjı bitti..
Manavgat’a gidip Tuğçe’nin yanında olmak istiyoruz, sanki vatan hainiyiz jandarma ve polisten oluşan ekip otobüsten inmemize bile izin vermiyor..
İnsanların en temel ihtiyaçlarını gidermesine bile engel olunuyor..
“Tuğçe’yi veremeyiz” dedim, ‘seni de güvenlik güçlerine mukavemet etmekten gözaltına alırız” cevabıyla karşılaştım..
Arkadaşlar ne oluyor ?
Bu kin, bu nefret, bu düşmanlık neden ?
Niçin bir çözüm yolu bulunamıyor..
25 yaşındaki genç bir kızı alıkoymakla size madalya mı takacaklar ?
Olayın aslını anlatalım size..
Tuğçe Saraç, aylar öncesinde yapılan emeklilerin genel kurulunda bir kavgaya tanık oluyor..
O nedenle de kamu davası açılıyor..
Ailesi Kepezaltı’ndaki evlerinden kentsel dönüşüm nedeniyle taşınıyor, tebligat bu nedenle ulaştırılamıyor..
Basit bir olay yüzünden hem de haklıyken haksız duruma düşüyor Tuğçe..
Sonuç ne mi oldu ?
Dün 15.30 sularında ifadesini verip Antalya’ya döndü Tuğçe..
Döndü de yaşadığı travmayı varın siz düşünün.
Bu arada Tuğçe Saraç’ın yaşadıklarını hepimizin başına gelebilir.
O nedenle Mernis’ten ve e-devletten mutlaka takip etmek gerekli..
Organizasyon Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin bu satırları yazana kadar cemiyetten bir tek ses yok..
“Ne geçmiş olsun, ne de sonuç ne oldu” diyen yok..
Gazetecilere meslek örgütleri sahip çıkmalı, oradan bir şey bir soluk yok..
Şidi diyecekler ki “Tuğçe Saraç üyemiz değil”
Hani siz tüm gazetecileri kucaklıyordunuz, ayırım yapmıyordunuz ?
Bu feryadımı başta Antalya Valisi Münir Karaloğlu olmak üzere tüm yetkililere iletiyorum..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.