Nizamettin Özmen

Nizamettin Özmen

Kanser ve ben....

Takvimler 1 Ekim 2013’ü gösteriyordu uzun soluklu Aliağa maceram başladığında. Bu şehri daha evvel Altınoluk dönüşünde görmüşlüğüm, bir kıyı kahvesinde çayını içmişliğim vardı.

Buraya gelirken Orhan abimin “Aliağa’nın havası, Türkiye’nin en kirlisi” dediğinde inanmakta zorlanmış, ilerleyen süreçte ilçedeki ölümlerdeki kanser oranını duyunca afallamıştım.

Yol arkadaşlığı yaptığım Serkan Acar’ın; Aliağa Belediye Başkanı olmasının ardından herkesin benim Aliağa’ya yerleşeceğimi beklemesi bu toplumun gerçeğiydi, ama benim değerlerim başkaydı.

Ürkmüştüm.

Bu topraklara ağır sanayi yerleşirken, termik santraller kurulurken “20-25 yıl sonra” diye bir söylem varmış. İşte yaşadığımız süreçte 25 yılın üstüydü ve Aliağa (bana göre) celladına aşık bir toplum olarak inatla bu şehirde yaşamaya devam ediyordu. Gayri resmi verilere göre son 5 yıldaki ölümlerin üçte ikisi kanser sonucuydu.

Onlara- “25 yıl ömrüm olursa o zaman bir bahane gerekecek. Bu kanser de olabilir. Ben küçük kızımı Aliağa’ya getirip bu riskin içine atamam” dedim. Burada dünyaya çocuk getirenleri rencide ettiğimi düşünerek hem de.

Aradan tam 2 yıl geçti bu muhabbetlerden sonra.

Yaklaşık bir ay önce geldiğimde Arka Plajlar’dan deniz kabukları toplarken karşılaştığım gerçek, Aliağa ile ilgili değerlerimi gözden geçirmeye itti.

Antalya’da, bölgenin en doğal plajlarından olan Olympos ve Adrasan sahillerinde tek kabuk yokken burada bol ve çeşit olması, sualtı faunasıyla ilgili ipucu veriyordu.

Balık meraklısı bir Aliağalı, “Bugüne kadar bu topraklarda balık yediği için ölen olmadı” dedi. Evet, aynen öyle dedi.

Sosyal medya üzerinden Aliağa’dan özür dilemiştim o gün.

Geçtiğimiz günlerde Olympos’ta Kumluca ilçesini konuşuyorduk.

1990’lı yılların başında “hormon” veya “form” hatta köylülerin dilinde “forum” verilerek şeklini düzenini bozan meyveler- sebzeler, bölgenin en önemli tarım alanlarının yerel yönetimin yanlış kararı ile hızla betonlaşması filan konuşuluyordu.

“O günkü yanlışlar bugün çıkıyor, Antalya’nın en fazla kanser hastası Kumluca’da yaşıyor” dedi birisi.

Aliağa’dan sonra Olympos’un hemen dibindeki Kumluca’nın da adı kanserle anılıyordu işte. Aliağa’dan kaçıp Olympos’a sığınmak, yağmurdan kaçarken doluya tutulmak değilse de “eh işte”ydi.

Takvimler 8 Ocak 2016’yı gösterirken sosyal medya bana Alaiağa’dan kara bir bulut gönderdi.

Seçim döneminde Acar’ın listesinden Meclis Üyesi Adayı olan arkadaşımız Ender Kılören’in Azeri eşi  Tunzale Humbatova Kılören uzun süredir uğraş verdiği kansere yenik düşmüştü.

Cenaze töreninin yapıldığı günün ertesinde bir kez daha Aliağa’daydım. Faruk’la buluştuk, trafikteyiz. Faruk’un Antalya’dan arayan arkadaşı, eşinin kanser olduğunu anlatıyordu.

Faruk, “Hiçbir şey düşünme, al yengemi de buraya getir. Şakran’da biraz dinlenin. Yengeme iyi gelir” dedi.

Çok iyiniyetliydi. (Şimdi ben art niyetli miyim?)

Sahi ne diyordu şarkı?

“Kaderden kaçılmaz anlıyor musun?”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nizamettin Özmen Arşivi

“Mantar” deyip geçmeyin….

07 Nisan 2025 Pazartesi 13:15

Kongre yolundaki AKP’nin Antalya karnesi

12 Eylül 2024 Perşembe 15:10

CHP’li olunmaz, doğulur

14 Mayıs 2024 Salı 10:36

Türel’i kim istiyor?

18 Aralık 2023 Pazartesi 11:56

Bitse de gitsek….

17 Aralık 2023 Pazar 13:41

Miskin Nizam…

16 Kasım 2023 Perşembe 09:00

“Dar Koridor”da uzun yolculuk

14 Kasım 2023 Salı 09:26

Özgür Özel paraya yenilirse?

13 Kasım 2023 Pazartesi 09:05

Almanya 'Yeni' Vatan

11 Kasım 2023 Cumartesi 12:00