
Cengizhan Gököz
'Kan emici' STK'lar
1 Kasım 2012 tarihli yerel yayın yapan Bizim Antalya gazetesinin manşetinde yer alan "STK'lar Kan Emici" başlıklı özel haberi hayretle okudum. Başlıkta yer alan sözlerin sahibinin bir STK başkanı olması hayretimi daha da arttırdı.
Sözlerin sahibi daha önce Antalya'nın en önemli STK'larından biri olan Antalya Ticaret Borsası'nın eski başkanı Sayın İlhami Kaplan.
Yaşantısında futbol hakemliği ve sporculuk da olan Sayın Kaplan'ın bu alanda da faaliyet gösteren STK'ların yönetimlerinde yer aldığını düşünmekteyim.
Şu anda Konyaaltı'nda faaliyet gösteren KONYSİAD'ın başkanı olan Sayın İlhami Kaplan'ın basında STK'ları "kan emici" olarak tanımlaması hangi nedene dayandırılabilir?
Yazının içeriğine bakıldığında sözlerinin öncelikli olarak stadla ilgili görüş bildiren STK'lara yönelik olduğu görülmektedir.
Röportajında "Antalya'nın omurgalarına sülük gibi yapıştı" diye bazı STK'ları kastederek sözlerine devam eden Kaplan'ın "Stadı yaptırmayız diyenler silkelensin ve kendine gelsin" şeklinde üslubunun daha da sertleştiği görülmektedir.
Bu nasıl bir anlayış ve nasıl bir ruh halidir incelenmesi gerekir.
Bir STK başkanının genelleme yaparak STK'ları "kan emici sülük" olarak nitelemesi, öncelikle kendisini ve yaptığı işi inkar etmesidir.
Biz Antalya'da faaliyet gösteren SİAD'ları çok önemsiyoruz. ANSİAD 'ın, Sayın Sadık Badak'ın ve Sayın Bekir Bülent Özsoy'un, Sayın Mustafa Sözen'in ve ismini sayamadığım değerli başkanlarının Antalya Sanayici ve İşadamlarını başarıyla temsil ettiği ve hizmetleri ortadadır.
Halen DÖSİAD başkanlığı yapan Sayın Gültekin Gencer'in Döşemealtı ve Antalya için çabaları görmezden gelinemez. Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan ve Antalya kültürünün bir örneği olan Döşemealtı halılarını gerek ülkede gerek yurtdışında tanıtmak için her türlü çabayı gösteren Sayın Gencer'in bölge sanayine ve iş dünyasına kazandırdıklarını anlatmama bu satırlar yetmez.
Antalya çevresi ve Antalya'da yaşayanların temel hak ve özgürlükleri konusunda; yönetimlerin hukuka aykırı işlemlerine karşı Antalya Barosu'nun çabaları nasıl görmezden gelinebilir?
İsmini sayabildiğim ve sayamadığım bu güzide sivil toplum kuruluşları nasıl kan emici olarak nitelendirilebilir?
Stad konusunda (yeri veya yapılış biçimi) farklı düşünmek, yapılan uygulamayı hukuka ve Antalya'lıların menfaatine aykırı bulup dava açmak ve hukuken haklı çıkmak, nasıl "kan emici" sıfatı ile anılmayı haklı kılabilir?..!
Bu sözlerin sahibi gerek kişi olarak, gerek STK yöneticisi olarak değer verdiğimiz ve gelecekte de değer vereceğimiz bir insandır.
Açıklamalarını sürç-i lisan olarak kabul etmek istiyorum.
Bu açıklamalar değerli kardeşimize sivil toplumda ve siyasette bir şey kazandırmaz.
Sayın Başbakan'ın ülkede siyasi rakiplerine ve bir türlü ele geçiremediğini itiraf ettiği STK'lara yönelik düşüncelerine paralel açıklamalar belki iktidara şirin görünmesine yarayabilir ancak Antalya halkı kendisinden yana çaba gösterenleri çok iyi tespit edip ona göre oy verir.
Bu fikrimizi doğrulayan en önemli sonuç Antalya'yı hizmete boğduğunu her fırsatta açıklayan ve stadı hukuka aykırı biçimde planlayıp ihaleye çıkaran Sayın Menderes Türel'in seçim kaybetmesi olgusudur.
STK'lar "katılımcı" demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır.
Umarım değerli kardeşimiz İlhami Kaplan'ın sözleri amacını aşan sözler olsun.
Aksi halde;
Sorumlu görevlerde bulunanların, her ne saikle olursa olsun bu türden sorumsuz beyanları; önce içinde bulunduğu ve temsil ettiği STK'lara, daha sonra ülkede katılımcı demokrasiye ölümcül zarar verir.
Saygılarımla...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.