
İbrahim Akkaya
İki skandal olay
Turizm Haftası başlıyor bugün.
‘Turizmin başkenti’ kabul edilen Antalya için daha da büyük önem taşıyor hafta.
Yeni sezona girilirken, verilecek mesajlar, daha sorunsuz bir sezon geçirilmesi için alınacak önlemler çok önemli.
Turizm Haftası’na sayılı günler kala geçen hafta sonunda tanık olduğum iki olayı anlatıp, başta Antalya Valisi Ahmet Altıparmak olmak üzere tüm yetkili ve ilgililerin dikkatini çekmek istiyorum.
Birinci olay Antalya’nın çekirdek kenti tarihi Kaleiçi’nde yaşandı.
Kaleiçi’ni hem gezmek, hem de alış veriş yapmak isteyen yaklaşık 80 kişilik bir turist gurubuna kendilerine rehberlik eden kişinin uyarılarını ibretle izledim.
Diyordu ki o rehber efendi, “ Kaleiçi’ne sakın girmeyin, hele hele alış veriş yapmayı hiç ama hiç düşünmeyin. Bir kere burada hırsızlık çok oluyor. Ayrıca olaysız gün geçmiyor. Alış veriş yaparsanız sizi kazıklarlar, hem çakma ürünleri satarlar, hem de anormal paralar isterler, Ben sizi en iyi ürünlerin olduğu ve asla fahiş fiyat uygulamayan bir mağazaya götüreceğim. Orada gönül rahatlığı ile alış verişinizi yaparsınız. Çantalarınız ve paralarınız güvende olur.”
İkinci olaya Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Konyaaltı-Lara hattında çalışan KL08 levhası taşıyan kırmızı otobüsünde tanık oldum.
Terracity alış veriş merkezinde bulunan ve adı bende saklı olan ünlü bir giyim firmasının ikisi kadın, birisi erkek çalışanları işyerlerindeki bir akşam önce yaşananları tartışıyorlar.
Erkek çalışan, kadın arkadaşlarına şöyle anlatıyor bir akşam önce olanları :
“Arkadaşlar tam çıkacaktım mağazaya bir kadın geldi.-Yarın toplantı var, vaktim de çok kısıtlı. Toplantıma uygun bir elbise almak istiyorum-dedi. Canım sıkıldı tabibi ki, tam evime gideceğim kadın acele ediyor. Ben de ona bir güzel kazık atım. 300 liralık elbiseyi yeni sezon ürünü diye yutturup 600 lira sattım. Gündüz saatlerinde bir turist geldi, bir gömlek beğendi, baktım ne istersem verecek, 90 liralık gömleği 300 liraya okuttum. Dün herhalde şanslı günümdü, bir moruk geldi palto almaya, ona da fiyatının iki katına sattım gitti”
Bunlar asla kurgu değil..
Bizzat yaşadığım ve duyduğum ve büyük üzüntüye kapıldığım iki olay..
Böyle anlayış olur mu ?
Yerlisi olsun, yabancısı olsun insanları onların söylemi ile kazıklamak doğru mu ?
İnsanların zamanlarının kısıtlı olmasını, alış veriş konusunda deneyim sahibi olmamasını ve turist olmasını fırsata çevirmek ahlaki mi ?
Yıllardır Antalya’da şu feryadı duyarız :
“ Turist kent merkezine gelmiyor, turizmin pastası adil dağıtılmıyor, Antalya esnafı turizm pastasından payanı alamıyor”
Bu anlayışla da turistin kent merkezine gelmesi de, esnafın da turizm pastasından payını alması olanaksız.
Önceki yıllarda çok yazıldı çizildi, acenteler ve rehberler, hava yoluyla Antalya’ya gelen turistlere daha Havalimanı’nda ürkütüp, korkutup, anlaşmalı oldukları mağazalara götürmek için “ Kent merkezine gitmeyin hayatınız tehlikede. Hırsızlık çok, ayrıca esnaftan sakın ola ki alış veriş yapmayın, sizi kandırırlar, sahte ürünler satarlar ve çok para isterler” şeklinde uyarılarda bulunuyorlardı.
İhanet şebekesi gibi çalışan bu kişilere karşı yeterli olmasa bile önlem alındı, şikayetler belirli oranda azaldı.
Ancak turiste ‘yolunacak kaz’ gözüyle bakmak gibi bir anlayış sürüp gidiyor.
Bu da yetmiyor, Antalya’yı ve Türkiye’yi temsil eden rehberler, Kaleiçi örneğinde olduğu gibi utanmadan sıkılmadan, birkaç kuruş fazla kazanmak, turistin yaptığı alış verişten prim elde etmek için olmadık yalanı söylüyorlar.
Bugün başlayacak yeni turizm sezonu öncesinde bu iki olaydan yola çıkarak Antalya’yı bekleyen tehlikelere işaret etmeye çalıştım.
Dileriz yeni turizm sezonunu öncesinde herkes aklını başına alır.
Utandıran acenteler ve rehberlere Antalya’yı ve Türk Turizmi’ni karalama şansı verilmez..
Tersi olursa hepimiz kaybederiz..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.