Antalya'nın iki önemli meslek örgütü yeni başkan ve yönetimlerini seçmek üzere sandık başına gidiyor.

Bu örgütlerden birisi bizim de üyesi bulunduğumuz Antalya Gazeteciler Cemiyeti.

AGC, bugün yeni başkan ve üyelerini seçiyor.

AKM Perge Salonu'nda saat 10.00'da başlayacak olan Antalya Gazeteciler Cemiyeti Genel Kurulu'nda iki liste yarışacak.

Başkan adaylarından birisi halen bu görevi sürdüren Sabah Gazetesi'nin Temsilcisi Mevlüt Yeni.

Mevlüt Yeni, ilk kez başkanlığa aday olduğunda "İkinci dönem adaylığı düşünmüyorum. Antalya Gazeteciler Cemiyeti'nin yönetimini genç gazetecilere bırakmak istiyorum" demişti.

O kongreyi iyi anımsıyorum.

Kongrenin Divan Başkanlığını şimdi AKP'nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan Menderes Türel yapıyordu.

Divan Başkan Yardımcılığını ise AKP'den Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına soyunup da Muratpaşa'dan aday gösterilen Orhan Tolunay üstlenmişti.

Rahmetli AKP İl Başkanı Hamza Taş da seçim sandığının başından ayrılmıyordu.

Başkan adaylığı için bugün olduğu gibi o dönemde de Erdoğan Kahya ile Mevlüt Yeni adaydı..

Sandıkta 80-80 beraberlik çıkmıştı, tartışmalı bir oy zarfı vardı, bir gazeteci arkadaş o zarfa Erdoğan Kahya'nın listesini iki defa koymuştu.

Aynı zarfta iki ayrı başkan adayının listesi olsa o oy geçersiz sayılmalıydı, ancak divanda AKP'nin ağır topları olduğu için aslında mahkemenin çözmesi gereken şeyi divan olarak onlar üstlenmiş, bu oyu geçersiz saymışlardı.

Yani aslında seçimi bugün kurucusu olduğu ve 16 yıl başkanlığını yaptığı Erdoğan Kahya bir kez daha kazanmıştı.

Ama ikna ettiler Kahya'yı..

Erdoğan Kahya, duygusal adamdır, kimseyi kırmak incitmek istemez, hatta Kahya'yı destekleyen bir arkadaş Türel'i salona geldiğinde karşıladı diye kongreyi terk etmişti.

Yani Erdoğan Kahya, Türel'i ev sahibi olarak karşılamamış ya da görmezlikten gelmiş olsaydı, seçimi çok rahat kazanacaktı.

Oylar eşit olunca Türel-Tolunay ikilisi seçimin galibi konumundaki Erdoğan Kahya'yı kura için ikna ettiler.

Ben ve bazı arkadaşlar kuraya girmesin diye çabaladık, çünkü kuranın sonucu Kahya'yı ikna etmekle çoktan anlaşılmıştı.

Elbette kurayı Mevlüt Yeni kazandı; bir kez yapacağını söylediği Antalya Gazeteciler Cemiyeti seçimini daha sonraki dönemde de kazandı; şimdi o koltuğa üçüncü kez talip oluyor.

Yani bugünkü kongre bir anlamda Erdoğan Kahya'ya kura tuzağıyla kaybettiği başkanlığını ve onurunu iade etme anlamını da taşıyor.

Erdoğan Kahya, büyük bir cesaret örneği göstererek, kurucusu olduğu, son süreçte olduğu gibi siyaseti kapısından sokmadığı, üyelerine baskı ve tehditlerin yapılmadığı, 16 yıl emek verdiği Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı'na gazetecilik mesleğinin ve cemiyetin yıpranmasına, yıpratılmasına, vesayet altına alınmasına engel olmak, gazetecilik mesleğini yakışmayan gelişmeleri sona erdirmek için aday oluyor.

Mevlüt Yeni için fazla bir şey yazmak istemiyorum.

Çünkü Yeni, kendisine biat etmeyen, alkış tutmayan, sırtını sıvazlamayan, ilkelerine taviz vermeyen ben ve benim gibi düşünen ve hareket edenlere düşman gözüyle bakıyor.

Çeşitli mekanlarda, karşı liste oluşturanlara karşı kabul edilemez sözler ediyor, yakıştırmalarda bulunuyor, koltuğunu korumak adına her türlü yöntemi deniyor.

Yeni'nin listesinde sevdiğim ve saydığım meslektaşlarım var, onlara asla sözüm yok..

Elbette herkes seçimini yapar, oyunu da hür iradesiyle kullanır.

Dileğim odur ki Antalya Gazeteciler Cemiyeti seçimi adına yakışır şekilde gerçekleşir.

Kimsenin Antalyalı gazetecilerin huzurunu bozmaya, nifak sokmaya, birilerini sakıncalı ilan etmeye hakkı yok..

Sandıktan çıkan sonuca da herkes saygı göstermeli, kazananı kaybeden kutlamalı, dostlar ve meslek dayanışması baki kalmalı..

Antalya Barosu'da genel kurulunu yapıyor..

Yarın seçimler var, 5 aday başkanlık için yarışıyor.

Halen bu görevi sürdüren Zafer Köken'le birlikte Hasan Uğur, Murat Bilgin, Alper Tunga Bacanlı ve Yusuf Aslan başkanlığa talip oldular.

Antalya Barosu'nun önemi büyük, topluma karşı, meslektaşlarına karşı sorumlulukları var, Antalyalı avukatların tercihini yaparken kimin daha başarılı olacağını, kimin bu görevi daha iyi yapacağını düşüneceklerinden en küçük bir kuşkumuz yok.

Ancak, Antalya Barosu'nun son yıllardaki suskunluğunu, kabuğuna çekilmiş olduğunu da göz ardı etmemek gerekir diye düşünüyorum.