
Gürkut Acar
İdarenin takdir hakkı
Milletvekili olduğum sırada, on dört milletvekili arkadaşımla Danıştay’da iptal davası açtık.
05.05.2012 tarihli “Ulusal ve Resmi Bayramlar ile Mahalli Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri ve Tarihi Günlerde Yapılacak Tören ve Kutlamalar Yönetmeliği”nin, doğrudan Anayasaya aykırı olduğunu bildirdik. Yönetmeliğin millî bayramlarımızı, bayram olmaktan çıkarıp, resmî törene dönüştürdüğünü, milli birlik ve coşkuyu ortadan kaldırmayı amaçladığını bildirdik.
Davamız; “idarenin takdir hakkı vardır” gerekçesiyle beş üyeden ikisinin muhalefetine karşın üç üyenin oylarıyla ilgili daire tarafından reddedildi.
Davayı temyiz ettim.
Dava Daireleri Genel Kurulu son kararı verecek…
***
Temyiz gerekçelerimi yüce Türk Ulusu’nun takdirlerine sunmayı bir görev sayıyorum. Çünkü tüm mahkemeler Türk Ulusu adına karar verir…
***
“Ulusal bayramların kutlanmasının kısıtlanması, halktan kopartılarak kuru, resmi merasimler haline getirilmesi “laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti Devleti”ni başka bir devlete dönüştürme çabasıdır.
Sorun bir merasimin, kutlamanın şekli ile ilgili değildir. Sorun böyleymiş gibi göstererek ulusal bağımsızlık savaşını unutturmak, ulusal bağları gevşetmek ve ulus devleti cemaat devletine dönüştürmektir.
On dört yıldır devam eden iktidarın Türkiye Cumhuriyeti (TC) ibaresi de dâhil olmak üzere ulusal birliğe ilişkini bütün simgeleri ortadan kaldırdığı somut bir gerçektir.
Yüce Mahkemenizin gelen davalardan anladığını sandığımız gerçek durum şudur: iktidar; Türkiye Cumhuriyeti’nin Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucu iradesini taşıyan “laik sistemini” ortadan kaldırmak için ulusal birliği, ortak değerleri yok etmeye, itibarsızlaştırmaya ve Türk Ulusunu cemaatleştirmeye çalışmaktadır.(…)
Ulusal ortak değerlerin yok edilmesi, Türkiye’nin toprak bütünlüğünün tehlikeye girmesi demektir…(…)
***
Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün nitelikleriyle korunması en önce yargının görevidir. Çünkü mevcut hukuk sistemini uygulamakla görevli olan mahkemeler Anayasayı ve özellikle ilk dört maddesini, bunların konuluş sebebi olan (Ratio Legis) Türkiye Cumhuriyeti kuruluş felsefesini uygulamak zorundadır. Kanunun lafzı kadar ruhu da önemlidir.
Anayasanın konuluş sebebi, bayramların konuluş ve kutlanma şekli bundan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle iktidar yargıyı kendi iktidarı yapmaya çabalamaktadır.
Yüce Danıştay’ımızın Anayasa ve Laiklik için verdiği mücadele nedeniyle baskına uğrayarak Yüksek Yargıç M.Yücel Özbilgin’ i şehit verdiğini tüm dünya bilmektedir. Ancak bu şehidimizin ve Danıştay Gazilerimizin varlığından güç almak yerine iktidarın iradesine teslim olmak doğru değildir. Çünkü iktidar; Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun temel hukuksal dayanağı olan Lozan Antlaşmasını bile bir mağlubiyet gibi sunmaktadır. Artık kurmakta oldukları yeni devletin yeni bayramlarının oluşturmaktadırlar.
***
İktidarın gizli ajandası Türkiye Cumhuriyetini Sünni bir din devletine dönüştürmektir. Türk sözcüğünü ortak bir kültür öğesi olmaktan çıkararak etnik bir yapının ifadesine dönüştürmektedir. Ulusal bayramların kutlanmasının kısıtlanması bu yöndeki uygulamaların bir parçasıdır. Yüce Mahkemeniz “idarenin takdir hakkı” gerekçesine dayanarak tarihsel sorumluluktan kaçamaz. İktidarın Türkiye Cumhuriyetin Devletini bir din devleti haline dönüştürme suçuna, yüce mahkemenizin iştirak etmeyeceğine inanıyoruz…”
Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkeleri konusunda idarenin takdir hakkı olabilemez...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.