Taraflı Cumhurbaşkanı, HDP’ nin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığını göreve çağırdı.

                   Benzeri bir talep de MHP Genel Başkanı tarafından dillendirildi.

                   Son günlerdeki terör olayları gerekçe gösterilerek, HDP’ nin PKK terör örgütü ile ilişkisi sebebiyle kapatılma istemi ile Anayasa Mahkemesine dava açılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nı göreve çağıran Cumhurbaşkanı’ nı, bu talebinden dolayı anlamak mümkün olmuyor.

                   Zira parti kapatılmasını hiçbir şekilde tasvip etmediklerini ve demokrasiye aykırı bulduklarını her fırsatta açıklayan Cumhurbaşkanı’nın bu açıklaması bu anlamda çelişki yaratmakta…

                   İktidara geldikten bu yana konuya terör boyutundan bakmayıp sorunu, demokrasi ve İnsan Hakları sorunu olarak gören       AKP yöneticilerinin neden bu duruma geldiği merak konusudur.

                   Son 3 yıldır bizlerin teşhis ve yöntem açısından eleştirdiğimiz ‘çözüm süreci’ adını verdikleri bir yanlışlığı ısrarla sürdürüp Dolmabahçe’ de bir mutabakat metni haline getirenlerin, bugün HDP’ yi terör örgütünün hamisi olarak ilan etmesi izahtan varestedir.

                   Çözüm adı altında, Habur’ un da içinde bulunduğu pek çok siyasi ve hukuki rezaletin yaşandığı süreçlerde yapılanın, ülkenin bölünmesine ve parçalanmasına yol açacağı defalarca dillendirilmesine rağmen bizleri ırkçı, faşist ilan edenlerin bugün geldikleri nokta düşündürücüdür.

                   Olaya soğukkanlı bir biçimde bakıldığında;

                   HDP dahil, Meclis’te temsil edilen herhangi bir partinin kapatılması yönünde AKP’ li bir Cumhurbaşkanı’nın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’ nı harekete geçirme tavrı en hafif tabiri ile vesayet olarak adlandırılabilir.

                   Kendi partisi hakkında açılan ve sonuçta Anayasa Mahkemesince eylemi sabit görülerek kapatılma cezası verilen ve bu cezası paraya çevrilen Cumhurbaşkanı’nın hangi nedenle olursa olsun, bir partinin kapatılmasını istemesi samimi görülemez.

                   HDP’ nin herhangi bir yargılama olmadan kapatılmasını istemek yargısız infaz olacağı gibi; kendi beyan, davranış ve tutumları ile çelişmektir.

                   İnanıyorum ki, böyle bir yargılamada kapatılma isteminde bulunan kişi ve partisi de yargılamada en azından HDP ile birlikte müterafik kusurlu bulunacaktır.

                   Ülkenin önünde bulunan en güncel ve en önemli sorun, bir koalisyon hükümeti kurulması iken; ülkeyi terör ortamına sokup sonra olaylardan ve partilerden şikâyetçi olmak, 13 yıldır iktidarda bulunanların ve onların kaçak saraydaki liderlerinin hakkı değildir.

                   Ülkeyi erken seçime götürüp partisini tek başına iktidar ederek sorumluluklardan kurtulmak isteyen kişinin; ülkede sanki ilk defa terör eylemleri varmış veya kendileri iktidardan düşünce bu eylemler ortaya çıkmış, sonuçta AKP iktidar olmayınca ülke kaosa sürüklendi algısı yaratmak için bunca kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebep olması elbette sorumluluğu doğuracaktır.

                   Bu sorumluluk dahi AKP’ nin kapatılmasını haklı ve meşru göstermeyecektir.

                   Hal böyle iken, MHP Genel Başkanı’nın HDP’ nin kapatılması yönünde taraflı Cumhurbaşkanı ile aynı beyanlarla aynı safta görüntü vermesi siyasette haklı olduğu konularda haksız duruma düşme noktasına getirme riski taşımaktadır.

                   Saygılarımla…