
İbrahim Akkaya
Haydi bayrak asalım..
Gazi
Mustafa Kemal Atatürk, kabineyi Çankaya
Köşkü’nde toplantıya çağırdı. Toplantının en önemli maddesin Başvekil Fethi Okyar’ın istifası
olacağı sanılıyordu. Gazi, toplantıya ve ardından akşam yemeğine Başvekil adayı
İsmet İnönü’yü de davet etmişti.
Yemek masasında seçim dedikoduları,
Meclis’e yeni seçilenler ile Meclis’e giremeyenler konuşulurken, Gazi, bıçağı
eline aldı, doğruldu, derin bir nefes aldıktan sonra tabağına hafifçe vurarak,
”Efendiler” dedi..
Herkes dikkat kesildi, çıt çıkmıyordu,
birbirlerinin nefes alış verişi duyuyorlardı adeta..
Atatürk, coşkuyla şunları söyledi :
“
Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz”
Sofradakiler, yıldırım çarpmış gibi
kalakalmıştı. Neden sonra beyinlerinde şok etkisi yaratan bu haberi alkışlamak
birilerinin aklına geldi ve yemek odası bir anda sanki patladı.
Mustafa Kemal, bir süre bekledikten sonar
konuşmasını sürdürdü:
“Türkiye Devleti'nin hükümet şekli
Cumhuriyet'tir. Bunu Anayasa'mıza yarınki Meclis toplantısında koyduracağız.
Hazırlıklarımızı bir kez daha gözden geçirmemiz lâzım." Gerçekten de iki
arkadaş bütün gece süren çalışmalarını sabah ezanları okunurken bitirebildiler”
94 yıl önce
28 Ekim’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilan edilmesi kararı alındı..
29 Ekim 1923’te ise Cumhuriyet coşkuyla,
alkışlarla, sevinç gözyaşlarıyla, gururla kuruldu..
Geride
kalan 93 yılda Cumhuriyeti ilk günkü coşkuyla, heyecanla kutladık..
Siyasal
iktidarın yönetmelik değişikliği ile engellemek çabalarına rağmen Cumhuriyet sevdamızdan asla ödül vermedik.
Tersine
Cumhuriyet ve kurumlarına olan saldırılar, itibarsızlaştırma çabaları arttıkça
Cumhuriyet’e daha çok sarıldık..
Cumhuriyet’in
kazanımlarının iktidara taşıdığı siyasi iktidarın Cumhuriyet’e saldırılara
zemin hazırlaması, seyirci kalması ise endişe verici..
Buna rağmen
Türk Ulusu Cumhuriyet ve devrimlerinden asla ödün vermedi, vermeyi de
düşünmüyor..
Bu heveste
olanlar daha çok hüsrana uğrayacak..
Büyük Bayramı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın
94’ncü yılını coşkuyla kutlamalıyız..
Bu yıl ne
yazık ki kutlamalar ayrı zamanlarda ve ayrı mekanlarda yapılıyor..
Üzücü de
olsa, Cumhuriyetçileri ayrıştırma çabalarının bir başka örneği de olsa buna
takılıp kalmamalıyız..
Geçmişte olduğu gibi Antalya’yı şanlı
bayrağımızla gelin gibi süslemeliyiz..
Antalya’nın
cadde ve sokakları, evleri, işyerleri kırmızı beyaz renklere bürünmeli..
Bunun için
de Antalya’nın önemli sivil toplum örgütleri, yerel yönetimleri ve kanaat
önderleri sorumluluk almalı..
Geçmişte Antalya Ticaret ve Sanayi
Odası(ATSO)’Haydi Bayrak Asalım’ kampanyası yapıyor, evlere ve işyerlerine Türk
Bayrağı dağıtıyordu..
ATSO böyle
müthiş bir kampanya başlatınca belediyeler ile bazı özel firmalar da kampanyaya
destek vermişlerdi..
Bu yıl da
Antalya ve Ticaret ve Sanayi Odası öncülük edebilir..
ATSO
Başkanı Davut Çetin, dünkü Ekim
Meclisi’nde şunları söyledi :
“Antalya’da 28 ve 29 Ekim
tarihlerinde Cumhuriyet meydanında iki gün üst üste iki kutlama yapılacaktır.
Aslında her kurum kendi kutlama programını yapıyor, biz de oda olarak kendi
etkinliklerimizi yapıyoruz. Her kutlama bir zenginliktir, her kutlama
değerlidir, saygı duyuyorum. Bununla birlikte bütün kurumlar olarak ortak bir
program yapmamız gerektiğine inanıyorum. Cumhuriyet Bayramı milletimizin en
büyük bayramıdır, millet olarak böyle bir günde beraber olmalıyız. Cumhuriyet
bayramı kayıtsız, şartsız bir birleşme günü olmalıdır. Bu kutlamaları bir hafta
süren Cumhuriyet şenliklerine dönüştürelim. Her kurum görev alsın, Antalya
Cumhuriyet Bayramı Şenliği yapalım, yeni bir gelenek başlatalım. Cumhuriyet
Bayramında mutlaka ve mutlaka tam bir birliktelik sergilemeliyiz’’
ATSO Başkanı Davut Çetin’in Antalya’nın
Cumhuriyet Bayramı’nı birlikte kutlama, Cumhuriyet Şenliği’ne dönüştürme
önerisini önemsiyorum ve ayakta alkışlıyorum..
Birilerinin inisiyatif olması gerekir,
görünen o ki ATSO ve Davut Çetin bu konuda heyecanlı ve kararlı..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.