Her iki mahallenin meddahları çığlık çığlığa..

Aslında niyetim; 5 mart 1775 Amerikan çay darbesini mi yoksa 4 Mart, 1933 Roosevelt’in yemin törenini mi yazayım derken..

Ortalıkta ki aksları (dingil demek) görünce dur birkaç satır da gündeme dönük bir şeyler karalayayım dedim.

Önce şu Bursa da ki futbol maçında ki şavalaklara; lan oğlum siz ne beyaz torosları bilirsiniz ne varlığı ile yokluğu hala tartışılan -yeşil- denen kiralık katili. Kaldı ki size ne lan oraya futbol izlemeye gittiniz değil mi izleyin dağılın dallamalar! Binlerce adamın arasında olmayan aklınızla neyin efeliğini taslıyorsunuz!

Ben kavgayı kabul ederim, herkes dayak yiyebilir onu da kabul ederim.

 Ama bir şartla

Teke tek olacak,

Zayıfa ve mazluma karşı olmayacak!

 Tarihsel tartışmalarda her kes eleştirebilirsiniz ama size söz söyleme hakkını çoktan kaybetmiş insanlara karşı höykürmenin dayaklık olduğunu hatırlatırım hem de eşek sudan gelinceye kadar!

 Gazi Mustafa Kemal paşamız 1938 de göçtü gitti. Şavalağın biri bir videoda ‘Alamanlar 100 yıl önce tren yaptı, senin Atan ne yaptı !’ diye bir yerini yırtıyor. Belli ki bir sokak tartışmasında bir yerlere işaret vermeye çalışıyor.

Hani moda ya ATATÜRK’E saydır bir yerlerden pozisyon kap en az üç maaşlık olsun.

Üç vurup bir sayacaksın!

Bir de;

Bütün siyasi kesimlerin ağzından düşmeyen bir laf var; ‘bu seçim kader seçimidir!’

O niye hanımlar beyler,

Tut ki kazanamadınız ne halt edeceksiniz?

 Hadi onu da söyleyin de bilelim kalibrenizi.

Geçen gün bir toplantıda şu deprem işini konuşuyoruz, hani ne yapılabilir falan derdindeyiz. Antalya da 100 bine yakın depremzede var deniyor. (doğruyu söyleyen olmadığı için ‘deniyor’ dedik)

Zihni sinir bir öneri pek tuttu, (ki hiçbir şekilde uygulama kabiliyeti yok.)

Efem, şehrimizde bin tane otel varmış her otel üçer-beşer depremzede alsa ne iyi olurmuş.

Bıktık şu ‘hem ekmeğim tam olsun, hem karnım doysun’ tayfasından.

Neyse gelecek hafta tarih dolu yazılarda buluşmak dileği ile…