
İbrahim Akkaya
Güneş balçıkla sıvanmaz
‘Antalya’nın delisi’ başlıklı yazıma yoğun tepki aldım.
Övgülerin yanında, “Beni mi, bizi mi işaret ettin ?” şeklinde soranlar oldu.
Kimileri de ters baktı, aba altından sopa gösterircesine çeşitli yollardan mesaj gönderme çabasına girdi.
Bu işler böyle..
Kişileri ve kuruluşları öven yazılar yazdınız mı koltuklar kabarır, “övgüyü hak ettim’ diye düşünenlerin yürüyüşü bile değişir.
Övmezseniz, hele yererseniz ya da eleştirinin dozajını biraz yükseltirseniz bozulur arkadaşlar.
İsa’ya da, Musa’ya da yaranamazsınız..
Hoş öyle bir düşünceyi de hiç taşımadık.
Taşımadığımız gibi birilerinin sözcülüğüne, yağcılığına da soyunmadık, soyunmayı da aklımızın ucundan bile geçirmedik.
Kimileri bizi birilerinin adamı gibi görmeye çalışır.
Kendilerinin yerine koyarak belli merkezden ve düşünceden yönlendirildiğimizi düşünür.
Bazen de komple teorileri üretir, ardından kendisi de bu asılsız, saçma sapan teoriye inanır.
100. Yıl Spor Kompleksi’nde TOKİ aracılığıyla yapılacak olan stadyumun planlama ve ihalesine yönelik olarak Antalya’dan itiraz eden olmayınca kendimizi adeta kullanılmış, aldatılmış hissettik.
Diğer AVM’ler gibi Konuksever Mahallesi’nde yapımı planlanan AVM için Büyükşehir Belediye Meclisi’ne getirilen plan tadilatına kayıtsız kalınınca tepki gösterdik.
Tepkimizi de yazarak göstermeye çalıştık.
Meğer Antalya’da ne çok alıngan varmış.
Ne telefonlar sustu, ne elektronik mesajların ardı kesildi.
Kimi eleştirdiğimizi, kime ve kimlere tepki gösterdiğimizi öğrenmek için kişi ve kuruluşlar inanılmaz bir çaba içine girdiler.
Kimseyi merakta bırakmak gibi bir düşünceye sahip değiliz.
İşte açıklıyorum kimi ve kimleri hedef aldığımı.
O köşe yazısından kim kendisine pay çıkarıyorsa, kim ve kimler ‘Beni işaret etmiş, sanırım bizi yazmış” diye algılıyorsa o kişi ve kurumları işaret ettim.
Şunu net bir şekilde vurgulamak gerekli.
Kimsenin Antalyalıların duygu ve düşüncelerini kullanmaya hakkı yok.
Kimsenin durumdan vazife çıkarmak adına kendisine rant yaratma adına inanmadığı bir konuda ahkam kesme gibi bir hakkı da bulunmuyor.
Antalya adına konuşuyor, Antalya adına bir şeyler söylemek, üretmek çabasında iseniz, kavşağa gelince geri dönüş yapamazsınız.
Hava parçalı bulutlu diye şemsiyenin altına gizlenemezsiniz.
Nasıl olsa çabuk unutan bir ulusuz, güneş açınca yeniden meydana çıkarım düşüncesini taşıyorsanız Antalya’yı değil, kendinizi kandırırsınız.
Lafla peynir gemisi yürümüyor.
Yalancının mumu Antalya’nın kendine has rüzgarlarında çok çabuk sönüyor.
Gelin kendiniz olun..
Bırakın medyatik olmak uğruna boyunuzu aşan işleri, kendi çapınızı bilin, çizmeyi aşmayın, sonra maskara olursunuz.
Şimdi yine bana kızacak kimi çevreler..
Bu satırları okurken çok sinirlenecek, asıp kesecekler..
Ama güneş balçıkla sıvanmıyor.
Gerçekleri gizlemek asla mümkün olmuyor, olmayacak da..
Sonuç olarak kimseye kızgın ve de kırgın değiliz..
Kimsenin de bize kızmaya ve kırılmaya hakkı yok..
Bu köşe her düşünceye açık..
Varsa söyleyeceğimiz yer veririz..
Varsa mesajınız noktasına virgülüne dokunmadan yayımlarız..
Yeter ki samimi olalım, yeter ki birilerini kendi kişisel hesaplarımız için kullanma düşüncesine kapılıp da yanlışı yanlışla kapatmaya çalışmayalım..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.