
İbrahim Akkaya
Geç olsun güç olmasın !
6 Şubat’ta ‘İlahi adalet varsa’ başlıklı yazımda Antalya’nın Deprem Master Planı’nın bulunmadığını vurgulamış, rakamlarla örnekler vererek, yaşanan kaygıları anlatmaya çalışmıştım.
Kentin eski yerleşim bölgelerinde ömrünü dolduran binaların bulunduğunu, çarpık yapılaşmanın kentin iklimini de değiştirdiğini, Antalya’nın yaşanabilir bir kent olmaktan süratle uzaklaştığını da ifade etmeye çalışmıştım.
Bir tesadüf olsa gerek, Büyükşehir Belediyesi’nin kent yerleşiminin 1970’li yıllarda başladığı Bahçelievler, Teomanpaşa, Kışla, Demircikara, Zerdalilik gibi 100 binin üzerinde Antalyalının yaşadığı mahallelerde ‘Deprem Master Planı’nı yapmaya başladığı duyumunu aldık.
Elbette sevindirici bir haber..
Geç kalındığını söylemeye sanırım gerek de yok.
Biliniyor ki Deprem Master Planı çok pahalı bir çalışma.
Bu nedenle de belediyeler, kolay kolay bu işe girmek istemiyor.
Ekonomik açıdan sıkıntı içinde olduğu bilinen Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin planı yapmak üzere harekete geçmiş olması bu açıdan da dikkat çekici.
Bu çalışma bir anlamda kentsel dönüşümün de işaretleri olarak algılanmalı.
Çünkü söz konusu bölgelerdeki binaların büyük bölümü eskidi.
Depreme dayanıklı olmadıkları yönünde meslek odalarının ve uzmanların açıklamaları var.
Bu çalışma ile binaların envanterleri sismik taramayla çıkarılacağı ve Antalya’da ilk kez, “Kentsel Dönüşüm Haritası’ yapılacağı da bildiriliyor.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, ‘Çok pahalı’ dediği Deprem Master Planı konusunda politika değişikliğine gittiklerini söylüyor.
İlk aşamada yukarıdaki bölgelerde başlayacak olan çalışmanın ileriki aşamada Antalya kentinin bütününe yayılmasını amaçladıkları, bu kapsamda yakın bir tarihte ihaleye çıkacaklarını da belirtiyor.
Antalya için büyük önem taşıyan çalışmayı Büyükşehir Belediyesi Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanlığı yürütecek.
Çalışmanın startı da Bahçelievler Mahallesi’nden verilecek.
Daha sonra Memurevleri Mahallesi’nden başlayarak, Lara Bölgesi’nde Portakal Çiçeği Caddesi’ne kadar uzanacak bu çalışma.
40-45 yaşındaki binaların depreme dayanıklılığını belirlemek amacıyla çalışma kapsamında 26 sondaj vurulması planlanıyor.
Çalışmalarda alt yapılara zarar vermemek ve binaları riskten korumak amacıyla ‘karot deneyi ve gözlemi’ yönteminin uygulanması benimsendi.
Önceki yazılarımızda da ifade etmeye çalıştığımız gibi Antalya’da riskli binaların büyük bölümü Işıklar, Güllük, Dokuma, Konyaaltı Caddesi (Bahçelievler Mahallesi) gibi kentin merkezindeki bölgelerde bulunuyor.
Meslek odalarının ve uzmanların yaptıkları çalışmalara göre Antalya’da 85 bin bina deprem riski taşıyor.
Yani Antalya’nın eski yerleşim birimlerindeki yapıların büyük bölümü riskli.
Nitekim Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Çetin Osman Budak’ta bir süre önce yaptığı bir açıklamada, kentte binaların büyük bölümünün beton ömrünü tamamladığını, Balbey gibi, Kışla gibi, Yüksekalan gibi mahalleler başta olmak üzere kentin yenilenmesi gerektiğini, bunun için de kentsel dönüşümün uygulanması görüşünde olduklarını söylemişti.
Ben bu kentsel dönüşüm lafını pek sevmiyorum.
Aklıma hep rantsal dönüşüm geliyor.
Bunun pek çok örneğini de biliyoruz.
Antalya gibi Türkiye’nin vizyon kentinde yapılacak bir kentsel dönüşümde çok dikkatli davranılması, çalışmanın uzman kişiler ve kuruluşlar eliyle yapılması kentsel dönüşüme olan olumsuz bakışın ortadan kaldırılmasını sağlayabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.