FETÖ operasyonu ile ilgili çok çarpıcı iddialar, bilgi ve belgeler ortaya çıkıyor..

Bu iddialar arasında en dikkati çekenlerden birisi de Gülenci askerlerin eşlerinin Türk Silahlı Kuvvetleri’nden(TSK) gizlenmek için havuz kenarında mayo değil bikini giymeleri..

Elbette bu ihanet şebekesinin uzantılarına ulaşmak güç ve zaman alacak..

Kimileri gizlenecek, kimileri kaçacak, kimileri ise arsızca davranarak hiçbir şeye karışmamış, cemaatle birlikte olmamış, tersine cemaate karşı olduğunu ispatlama çabası ile sokakta, çarşıda, pazarda, önce de yazdığımız gibi Antalya Cumhuriyet Meydanı’nda sürdürülen ‘Demokrasi Nöbeti’ne katılarak, Antalya protokolü ile selamlaşarak, selfie çektirip sosyal medyada yayınlayarak aklanmaya çalışacaklar..

FETÖ’nün tabii ki inine girilmeli..

Ne yaptılar. Ne yapmayı planladılar, devletin tüm kurum ve kuruluşlarına nasıl nüfuz ettiler. Bu yapılanma sürecinde kimlerden yardım aldılar, kimler onlara kol kanat gerdi belirlenmeli..

Kimsenin 15 Temmuz ihanet gecesinden sonra başlatılan FETÖ avına itirazı yok..

Bir tek kuşku var kurunun yanında yaşın da yanmaması..

Yani FETÖ operasyonunun cadı avına dönüşmemesi..

İşte bu noktada çok dikkati olunması gerekli..

Bu ihanet çetesini çökertmek adına günahsız insanlara zarar verilmemesine özen gösterilmeli..

Kuşkusuz Antalya, FETÖ’nün ciddi biçimde örgütlendiği illerin başında geliyor..

Bunda Antalya’nın Rusya ile yaşanan uçak krizine kadar ekonomik anlamda Türkiye’nin en iyileri arasında yer almasının payı büyük.

Antalya’nın bu hainlerden temizlenmesi doğal olarak güç ve uzun zaman alacak..

Güvenlik güçlerinin elinde, yargıda FETÖ konusunda ne kadar bilgi ve belgenin olduğunu kestirmek güç..

Antalya’nın coğrafi yapısı, turizmdeki farklı konumu nedeniyle denetimi zor bir il..

Tüm bunlara bir de polise, yargıya, turizme, ticarete, medyaya ciddi biçimde sızdıkları, her gitmeyecekmiş gibi çöreklendiklerini de ekleyince ayıklamanın sıkıntıları da kendiliğinden ortaya çıkıyor..

FETÖ operasyonunda yargıya, polise, eğitime,iş dünyasına el atıldı ama siyasete henüz tam olarak girildiği söylenemez..

Şu iyi biliniyor ki yıllarca Antalya ile birlikte devleti iliklerine kadar sömürdü bu cemaatçiler.,.

Pastanın büyük dilimini kendilerinden olanlarla, sempatizanlarına yedirdiler..

İstediklerini almakta hiç zorlanmadılar..

Tehdit, şantaj, iftira, karalama kampanyaları ile adeta terör estirdiler Antalya’da..

Hukuksuzluğa alet olmak istemeyenleri akıl almaz yöntemlerle köşeye sıkıştırdılar..

Sahte deliller ürettiler, sahte tanıklar yarattılar, sahte imzalarla şikayet mektupları yazdırdılar..

Ürkütemedikleri, sindiremedikleri kişileri porno CD’leri ile karaladılar.

Ev ve işyerlerine baskı kurdular..

Yakınlarını tehdit ettiler, yalan beyanlarla suç ve suçlular yarattılar..

Yargıyı ele geçirdikleri için vatandaşın adalete olan güveninin azalmasına çanak tutarak tam bir korku imparatorluğu yarattılar..

Okulları, yurtları, vakıfları, sendikaları, dernekleri, dershaneleri militan kadroları yetiştiren birer kurtarılmış bölgeye dönüştürdüler..

Abi’ ve ‘abla’lar gencecik beyinleri zehirlediler..

Türkiye Cumhuriyeti’ne düşman bir nesil yarattılar..

Bu darbe girişimi olmasa bu şer odakları Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek arızalı beyinler üretmeye devam edeceklerdi..

Şimdi hesap zamanı..

Kim ne yapmışsa bunun bedelini ödemeli..

FETÖ’nün uşakları başlarını kuma sokarak hesap vermekten kaçamazlar..

Türkiye’de rejimi değiştirmek isteyen bu hastalıklı zihniyete gereken cezanın verilmesini istiyor ve bekliyoruz..