
Gürkut Acar
fark
Kim okurdu, kim yazardı, bu düğümü kim çözerdi, koyun kurt ile gezerdi, fikir başka başka olmasa… Aşık Veysel’in bu güzel türküsünü bilmeyen var mıdır?
Antalya’nın en değerli yerinde, eski Dedeman Oteli (Şimdiki Akra Barut)’un bitişiğinde yirmi beş bin metre karelik dünyanın en güzel parklarından birisi; Erdal İnönü Parkı açıldı.
Muratpaşa Belediye Başkanı’nın beni de özel olarak davet etmek nezaketini gösterdiği park açılışında, Sevgili Erdal İnönü’nün eşi Sevinç İnönü ve yeğeni Gülsün Bilgehan; İnönü ailesini temsilen bulunuyorlardı. Tören kalabalık, nitelikli ve düzenliydi.
Antalya’nın 1978 yılında, 1/5000’lik İmar Planı yapılırken Belediye Başkanı Selahattin Tonguç’tu, ben de Belediye Meclis üyesiydim. Lara sahilindeki falezleri eski mezbahadan Karpuzkaldıran Askeri Kampına kadar SİT alanı ilan etmiş ve eski Lara yolunun deniz tarafında yapılaşmayı yasaklamıştık.
O haliyle uygulansaydı Akdeniz Sahilinde kıyısı bulunan tüm ülkelerin içinde en büyük sahil parkına sahip şehir haline gelecektik. Ne var ki 1989 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından açılışı yapılan ve o yıllarda Ortadoğu ve Balkanların en yüksek kapasiteli sahil oteli olarak anılan Antalya Dedeman oteli için SİT kararları kaldırıldı. Lara sahilinde ilk yapılaşma böyle başladı. ANAP dönemi, kent yağmasının ilk dalgasıdır.
Daha sonra bu otel Akra-Barut firması tarafından seksen milyon liraya satın alındı. Bunun bitişiğinde yirmi beş bin metre karelik arazinin bugünkü değerini düşüne biliyor musunuz? Acaba Muratpaşa Belediye Başkanı bir başka partiden olsaydı burayı nasıl değerlendirirdi?
Yıllarca önce, Şarampol Caddesi’nin bitişiğindeki Antalya Otogarı, bugünkü Ahatlı Mahallesi’ndeki, yerine taşındı. Otogarın olduğu alan Antalya’ya nefes aldıracak nitelikte park olarak düzenleneceğine; önce; “Belediye Hizmet Binası” yapılacak diye Antalya halkı susturulup sonra bir metrekare bile yeşil alan kalmayacak şekilde yapı yapılarak alış veriş merkezine dönüştürüldü. Kesinlikle eminim ki o zaman da CHP’li bir belediye başkanımız olsaydı, orası park olarak insanlarımızın nefes aldığı bir alan olurdu. Antalya’da yıllardır en çok gücüme giden, kendimi kandırılmış hissettiğim olay, eski otogarın belediye hizmet binası yapılacak diye tepkimi yatıştırarak AVM’ye dönüştürülmesidir.
İşte kent yağmasına dayalı sağ iktidarların düşünceleriyle, kamu çıkarını düşünen sol düşüncenin farkı buradadır. Kentin en güzel yerlerinin arsa artış değerini (rantını) yiyebilmek için kendine mal eden düşünceyle, o güzellikleri halka mal eden düşünce arasındaki farktır bu!
Güncel olan ve yine Antalya halkı kandırılarak kondurulmuş bulunan ve kentin en işlek caddesinin kenarına, bütün itirazlarımıza rağmen konuşlandırılan(!) “Arena Stadyumu”nun “kat karşılığı inşaat” suretiyle yapılmasının karşılığında aynı yerde 40.000 metre karelik kısmın Antalya halkından kaçırılmasıdır. Rize’ye, Kayseri’ye ve daha birçok ile devlet parasıyla yapılan stadyumların, Antalya’ya “kat karşılığı” yapılmasının nedeni budur!
Antalya’nın denize açılan ve halka açık olan alanlarına bakınız. Böyle beş pencere göreceksiniz. Beşi de Cumhuriyet Halk Partili anlayışın eserleridir. Lara Falezleri, Karaalioğlu Parkı, Konyaaltı Caddesindeki Atatürk Parkı, 100. Yıl Bulvarının deniz tarafındaki Fuar alanı, Migros kavşağındaki 2. Fuar alanı ile bu alandaki park, Konyaaltı Koruluğu ve şimdi de Erdal İnönü Parkı…
Evet, koyun kurt ile gezerdi, fikir başka başka olmasa!...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.