Cengiz Savaşeri

Cengiz Savaşeri

Fakirin ekmeği; umut

Sık sık halk dilinde kullanılan bu cümle hep içimi yakmıştır. Dünyada ve ülkemizde fakir insanların varlığına şahit oldukça hayata bakışım olumsuzlaşıyor.


İnsanların gıdası yiyeceklerden aldığımız proteinler bağlı olmakla birlikte, huzura bağlı olarak pozitif olaylara ve düşüncelere de bağlı diye düşünüyorum. Negatif düşünceler istemesek de bizi demorolize eder ve performansımız düşer.


Son yıllarda fakirlik görüntülerini, hepsinde olmasa da görevini bağımsız yapmaya çalışan bazı medyada ve yazılı basında sıkça rastlar olduk. Eski savaş yılları hariç, milletimiz fazla yokluk çekmemiştir. Birkaç yıldır belediyelerin ekmek büfeleri önündeki ucuz ekmek kuyruklarına, Pazar yerlerinde alışveriş yapan halkımızın isyanlarına, hemen hemen tüm esnafımızın ve çiftçimizin borç yükünü kaldıramayışına, ev hanımlarının sofraya istediği gibi yemek tenceresini koyamayışına şahit oluyoruz.


Bu konuda eski insanları anımsar oldum. Çocukluğumuzda büyüklerimiz, tabağını sıyır derlerdi, yemek bırakıldığında arkandan ağlar derlerdi. Bayat ekmek atılmaz, kızartılıp tarhana çorbasına konur veya yumurtaya bulandırılarak yenirdi. Doğal gaz olmadığı yıllarda kuzineler iş görürdü. Bir ağaç kökü ile kuzinenin üzerinde yemek pişer, kestane pişer, güğümle su da kaynatılırdı. İçinde de tepsi ile börek pişerdi. Doğal gazın verdiği ısıya göre iki misli ısınırdık. Üstelik teknolojinin ayrıştırmasına vesile olmayacak şekilde koca salona tüm aile birikirdi ve aile bağları zirve yapardı. Aklıma Mehmet Akif’in İstiklal marşımızdaki  Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar’ cümlesi geldi.


 Elektrik ucuzdu. Rahmetli Süleyman Demirel, elektriksiz hane ve yolu olmayan köy kalmayacak derdi. O dönemlerde var güçleriyle uğraştılar. Barajlara önem verdi. Gap’ı gaptımam sözü hala kulaklarımda.


Geçmişten bu yana ülkemizde konut açığı var. Yıllardır insanlarımıza başını sokacak bir ev sahibi yapmak için, her hükümet vaatler verir. Hatta Tansu Çıller, meydanlarda  3 anahtar bile sallardı. Olmadı olamadı. Ama yine de umut vardı. İnsanlarımız, ülkenin ilerleyeceğine, iyi hayat şartlarına kavuşacağına inanırdı. O yıllara göre hayat standartları yükseldi belki ama, çok pahalıya mal olmaya başladı.


Uzmanlara göre üç tip hayat standardına sahip guruplar varmış. % 70'lik ilk gurup, bir ay sonrasına nasıl ulaşacağını düşünen, işçi ve emekli gurubuymuş. İkinci gurup % 25'lik gurup. İşi geliri yeterli olan, ama meşguliyetlerinden özel yaşamına, çoluk çocuğuna vakit ayıramayanlardan oluşan gurupmuş. Son % 5'lik gurup ise üst düzey gelire sahip mutlu azınlık olarak adlandırılan gurupmuş.


Bu % 5'lik gurup için, iktidarlara yakın olup, hayatlarını krediler alıp inşaat sektörünü ellerinde tutanlar olabilir mi diye düşünmeye başladım.


İşte uzmanların yaptığı sınıflandırmada % 70'lik gurup ‘fakirin ekmeği umut’ sözüne itibar eder mi bilemem. Talebelik yıllarında aramızda geliştirdiğimiz bir cümle vardı, ‘ümitle simitle yaşıyoruz ’der gülüşürdük. Şimdi simit 3.5 T.L.


Hoşça kalın ümitsiz kalmayın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cengiz Savaşeri Arşivi

Asrın Moğolları

04 Şubat 2025 Salı 11:27

Araçlara göre yol, yollara göre araç

25 Ocak 2025 Cumartesi 11:05

Çağrı konusu

12 Ocak 2025 Pazar 14:01

Hayatı severek yaşamak

28 Aralık 2024 Cumartesi 10:57

Korkulu hakimiyetin sonu

10 Aralık 2024 Salı 15:03

Bir gece ansızın girdiler

02 Aralık 2024 Pazartesi 16:43

KIŞLIK SUÇLAR

26 Kasım 2024 Salı 13:14

Milli siyasetçi? Milli basın?

13 Kasım 2024 Çarşamba 08:00

Bir safta toplanıyorlar

03 Kasım 2024 Pazar 16:55

Öcalan Meclise Gelecek Olursa

24 Ekim 2024 Perşembe 14:21