
Gürkut Acar
FAİLİ MEÇHULLER BULUNMADAN…
O, otuz yıl yasadışı uygulamaların muhatabı olmuş, bir ay süreyle akıl almaz işkencelere maruz bırakılmış, akrep ve çıyanların kol gezdiği hücrelere kapatılmış, iki yıl süreyle cezaevinde güneş ve temiz havaya çıkarılmadan tutulmuş, baskı ve zulümlere hedef olmuş, idam cezasıyla yargılanmış ve en sonunda yargılanması yüz üstü bırakılmış bir kişi…
Otuz yıl hakkını arayan, kapıları zorlayarak sürekli adalet talep eden, ancak karşısında devleti bulamayan, tüm yasal başvuruları yanıtsız bırakılan birisi…
Franz Kafka’nın “Le Procés” (Dava) romanında olduğu gibi sürekli adalet peşinde koşan, masum olduğunu ispatlamaya çalışan, bunun için herkese, her yere başvuran fakat yüksek muhataplara asla ulaşamayan bir yurttaş…
Bütün bunların sonunda “ÖZEL SAVAŞ TERÖR VE KONTRGERİLLA” kitabını yazma cesaretini göstermiş, hayatını ortaya koyarak bu konuda Türkiye’yi “faili meçhul” cinayetlerden arındırmayı sağlamaya çalışmış bir asker…
“…Tüm ülkelerde darbe öncesinde anarşinin tırmandığını görüyoruz. Tırmanan anarşiyi darbe izliyor. Darbe de ABD’ye hizmet ediyor. Bu mekanizmayı Türkiye’de artık çocuklar bile biliyor. 12 Mart öncesinde de, 12 Eylül öncesinde de böyle oldu. Olay şudur: eğer bir ülkede terörün tüm varyasyonları meydana geliyor ve faili meçhul kalıyorsa, suçlu, o ülkenin istihbarat örgütüdür. Genel kural budur. (1)
Bugün, Rejim tartışmalarının olduğu, Laik parlamenter sistemi yıkarak yerine laik olmayan bir başkanlık sisteminin getirilmesi tartışmaları sürerken, 6 Haziran 2015’te AKP’nin TBMM’de çoğunluğunu kaybetmesinden hemen sonra yaygın şekilde ortaya çıkan terör ve anarşi olayları ister-istemez akla yukarıdaki uzmanın kitabını getiriyor.
“Soru: Taylan Özgür’ün öldürülmesi, 1977 Taksim’deki 1 Mayıs katliamı, MİT Müsteşarı Bahattin Özülker’in Samsun’da otel odasında ölmesi, 1977’deki Sirkeci Garı ve Yeşilköy Havaalanı’na bomba konulması gebi olaylardan hep şüphe ile bahsedilir. Sizin de bu konularda bilgi sahibi olduğunuz ileri sürülür. Açıklama yapmak ister misiniz?
Yanıt: Ben bu konuda bütün söyleyeceklerimi zamanında söyledim. Ayrıca size gerek Türkiye, gerekse diğer ülkelerdeki siyasi cinayetlere ışık tutacak bir done verdim. ST-31-15 talimatnamesinde bir yeraltı örgütü var. O yeraltı örgütünün yapacağı işler arasında adam öldürme de var. Öldürülenin sağcı, solcu olması fark etmez. Yeter ki cinayet bu örgütün amacına hizmet etsin. Şimdi, devlet içindeki bir örgütün kuramında adam öldürme varsa ve o ülkede siyasi cinayetler işleniyorsa kuşkunun birinci odağı bu örgüt olur.”(2)
SON 30 YILDA KAÇ FAİLİ MEÇHUL CİNAYET İŞLENDİ?(3)
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki terör alt komisyonuna bilgi veren Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Yönetim Kurulu üyesi Coşkun Üsterci, milletvekillerine ve gazetecilere faili meçhul cinayetlere ilişkin rapor dağıttı. Rapora göre, 1990-2011 yılları arasındaki toplam faili meçhul cinayet sayısı bin 901. Faili meçhul cinayetlerin en yoğun yaşandığı dönemler, 1992-1993-1994 yılları. 1990'da 11, 1991'de 31 olan faili meçhul cinayetler, 1992'dan itibaren tırmanışa geçiyor. 1992'de 362, 1993'te 467, 1994'te 423 faili meçhul cinayet gerçekleşiyor.
1995'ten (166) itibaren azalmaya başlayan faili meçhul cinayetler, 1997'de 65'e, 1998'de 45'e, 1999'da 52'ye düşüyor. 2000'de 13, 2001'de 24, 2002'de 8, 2003'te 16, 2004'te 8, 2005'te 4, 2006'da 21 faili meçhul cinayet işleniyor. 2 ile 2007'de en az faili meçhul cinayet gerçekleşirken, diğer yıllardaki faili meçhuller şöyle: 2008 (30), 2009 (18), 2010 (9), 2011 (13)…
Ocak ayında kaybettiğimiz ve faili meçhul kalan o kadar yurtsever, aydın, temiz, anasının ak sütü gibi insanımız var ki düşünmeden edemiyoruz, unutamıyoruz, öldürülmelerini içimize sindiremiyoruz. İşte liste:
“31 Ocak 1990: Prof. Muammer Aksoy.
* 6 Ekim 1990: Prof. Bahriye Üçok.
* 24 Ocak 1993: Uğur Mumcu.
* 12 Mart 1995: İstanbul Gaziosmanpaşa'daki 30 vatandaşın katledilmesine neden olan, kahvehane ve pastanenin silahlarla taranması olayı da buraya eklenebilir.
* 9 Ocak 1996: Özdemir Sabancı.
Bu cinayetlerin de hepsi faili meçhul olarak kalmıştır...
Servis Cinayetleri:
Yabancı ülke istihbarat elemanlarınca, Türkiye'de işlenen veya tetikçi bulunarak işlettirilen cinayetlerdir:
* ... 1983: İranlı muhalif Azerbaycanlı lider Hacı Muhammed Yalfani.
* 24 Temmuz 1985: Ürdün Büyükelçiliği Birinci Katibi Ziad Sati.
* ... 1985: İranlı muhalif Albay Hadi Aziz Muradi.
* 6 Eylül 1986: İstanbul/Neve Şalom Sinagogu'na yapılan silahlı saldın sonucu, 23 Yahudi vatandaşın öldürülmesi.
* 25 Ekim 1988: Suudi Arabistan Büyükelçiliği İkinci Sek reteri Abdülgani Bedevi.
* 16 Ekim 1989: Suudi Arabistan Büyükelçiliği Muhasebe Müdürü Abdurrahman Ahmet El- Şiravi.
* 26 Mart 1990: Irak Büyükelçiliği Ticari Ataşesi Ali Faysal Hüseyin.
* 28 Şubat 1991: ABD'li Yarbay Alin Macke.
* 9 Mart 1991: İsrail Büyükelçiliği Güvenlik Amiri Ehud Sadan.
* 21 Mart 1991: ABD'li Yarbay John Gandy.
* 4 Haziran 1992: İranlı muhalif Ali Ekber Gorbani.
* 28 Ağustos 1993 İranlı muhalif (İKDP üyesi) Behram Azadfer. İslami Terör:
* 3 Mayıs 1987: Van 100. Yıl Üniversitesi öğrencisi Şirin Tekin oruç tutmadığı için öldürüldü.
* 14 Mart 1989: Kocamustafapaşa Seyitömer Cami imamı Kazım Üstün, laiklik yanlısı vaazlar verdiği için öldürüldü.
* 6 Haziran 1989: Ali Gül adlı vatandaş bağlı bulunduğu tarikatça, islami kurallara uygun yaşamadığı için öldürüldü.
* 7 Mart 1990: Çetin Emeç.
* 4 Eylül 1990: Turan Dursun.
* 3 Aralık 1991: İdil'de öldürülen Mikail Bayro, Güneydo-ğu'da bulunan Hizbullah (İlimciler) örgütünün işlediği ilk cinayetti. Bölgedeki güvenlik güçlerinden yardım görmeleri nede niyle bu örgüte, "Hizbul- Kontra" deniliyordu. Sadece 1992 yılında 267 vatandaşı öldürdüler.
* 2 Temmuz 1993: Sivas Madımak Oteli vahşeti.
* 31 Aralık 1994: Onat Kutlar- Yasemin Cebenoyan..
* 25 Temmuzl995: Gümüşhane Barosu Başkanı Ali Günday.
Kontgerilla Cinayetleri:
Kontgerilla çeşitli şekillerde cinayet işliyor.
Kullandığı taktiklerden biri de 'Polisiz' deyip, öldürecekleri kişiyi (kişileri) kaçırmak:
* 18 Haziran 1991: Sosyalist Parti Sımak İl yöneticisi, İbra him Sanca işyerine giderken, "polisiz" diyen kişilerce yakalanıp sivil plakalı minibüse bindirilerek kaçırıldı. İki kurşun sıkılmış cesedi evinin yakınında bulundu.
* 5 Temmuz 1991: HEP Diyarbakır İl başkam Vedat Aydın, "polisiz" diyen kişilerce evinden alınıp götürüldü. Sonra ceseti bulundu.
* 16 Ocak 1992: HEP Siirt İl Başkanı Mehmet Demir kaçırılıp öldürüldü.
* 25 Ocak 1993: ÖZDEP Erzincan İl Başkanı Cemal Akar,kaçırılıp öldürüldü.
* 21 Şubat 1993: Avukat Metin Can, Doktor Hasan Kaya kaçırılarak öldürüldü.
* 5 Haziran 1993: ANAP Varto İlçe Başkanı Kerim Geldi, 'polis' olduklarını söyleyen kişilerce kaçırılıp öldürüldü.
* 28 Temmuz 1993: Özgür Gündem Bitlis muhabiri Ferhat Tepe kaçırılıp, işkence edilerek öldürüldü.
* 1 Kasım 1994: Emekli Binbaşı Ahmet Cem Ersever ve arkadaşları Mustafa Deniz ve Neval Boz kaçırılıp öldürüldü...
Bu tür cinayetler, önce Kürt sorununa duyarlı yerel politikacıların, gazetecilerin, aydınların öldürülmesi ile başladı. Sonra sıra, "Kürt işadamlarına" geldi...
Kontgerilla insanları kaçırıp öldürüyor...
Peki tetiği kim çekiyor?
Tetiği, PKK itirafçılarına çektiriyorlar!
Emekli Binbaşı Ahmet Cem Ersever, tetiği çeken PKK itirafçılarının isimlerini açıkladığı için, "arkadaşları" tarafından öldürüldü...
Bizim için tetiği çekenlerin hiçbir önemi yok. Merak edenler, "Binbaşı Ersever'in İtirafları" kitabını okuyabilir...
Asıl soru: Tetiği çektiren kim?(4)”
Parlamenter bir demokraside parlamentonun üzerinde onun bilmeyeceği bir gizlilik olamaz. Varsa orada demokrasi yoktur. Amerika’da CİA bile parlamentonun denetimi altındadır. Özel Harp Dairesi de dâhil bu tip örgütler hakkında parlamenter denetim arıyoruz.”(5)
Ocak ayı faili meçhuller ve acılarla doludur.
AKP iktidarında TBMM’nin tüm denetim yetkileri elinden alınmıştır. TBMM’nin öncelikli görevlerinden birisi devletin bütçesini yapmaktır. Ancak TBMM’nin hükümetin hesaplarını incelemekle görevlendirilmiş uzman kuruluşu Sayıştay’ın raporlarının muhalefete ulaşması AKP iktidarı tarafından yıllardan beri önlenmektedir. Halkın vergilerinin nereye harcandığı konusunda TBMM denetimi yoktur. Çoğunluk partisi paşa keyfine göre harcama yapmakta ve hesabı da denetlettirmemektedir.
Durum böyleyken; TBMM, bütün NATO ülkelerinde lağvedilmiş olan fakat Türkiye’de varlığını sürdüren, devlet içinde yuvalanmış silahlı bir örgütün silahla, adam öldürerek siyaset yapmasını nasıl önleyecektir?
Kontrgerilla adındaki bu örgüt var oldukça Türkiye’de demokrasi asla olmayacaktır. 6 Haziran 2015 seçiminden sonra aniden hortlayan yaygın terör olaylarının bu örgüt tarafından çıkarılmadığını kim bilebilir?
Kontrgerilla örgütü lağvedilmeden, faili meçhul cinayetler aydınlatılamaz, faili meçhuller devam ettiği müddetçe de Türkiye’de demokrasi olmaz!
Son terör dalgasından sonra yine bir darbe (bu kez sivil darbe) gelecektir. Bu darbe; “Laik-Demokratik-Parlamenter” sistemi “Laik olmayan-Başkanlıkçı-Federal” sisteme dönüştürme darbesidir…
(1)Özel Savaş Terör ve Kontrgerilla
Yazarı:Talat Turhan. 2004.2.Baskı
Tümzamanlar Yayınevi Sayfa:24
(2)Adı Geçen Eser (AGE) S:25.
rakamlarla-turkiye-dunya/49832/
son-30-yilda-kac-faili-mechul-cinayet-islendi
(4) http://www.turktoresi.com/
Kitap: Behçet Cantürk'ün Anıları
Yazar: Soner YALÇIN
(5)AGE S:26
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.