
İbrahim Akkaya
Eğitimde kaos kapıda
Sancılı başlangıç denince akla hatalı yerleştirmeler ile yaşanan kaos ve boş geçen dersler gelir olarak..
Devamında AKP’nin arka bahçesi konumunda ‘Eğitim-Bir-Sen’ üyelerine koltuk vermek, ‘Dindar-kindar nesil’ hedefini gerçekleştirme düşüncesiyle uygulanan ve okulları curcunaya çeviren müdür atamaları akla gelebilir.
Milli Eğitim’de bu tür tartışmalar neredeyse doğal hale geldi..
Eskiler ‘Beterin de beteri var’ derler, yerden göğe kadar haklılar.
Çünkü Türk Milli Eğitimi yukarıdakilerden daha büyük tehditlerle karşı karşıya.
Adına ‘Çözüm’ denen süreç nedeniyle şımaran bölücü örgüt, yeni eğitim öğretim yılıyla birlikte ‘Ana dilde eğitim’ söyleminin ardına sığınarak Kürtçe eğitim yapan okullar açtı.
Bu hareket bir şekilde devlete kafa tutmak anlamına geliyordu.
Bu okulların kapısına kilit vuruldu..
Kilit vurulunca sorun çözülecek, PKK ve yandaşları ile onların Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki uzantılarının kuyruklarını kısıp, köşelerine çekilecekleri sanılıyordu ya da umuluyordu.
“Okulları boykot edin’ talimatı geldi.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne kafa tutan PKK, yandaşlarına,” Eğitimde itaatsizlik eylemi’ talimatını da verdi.
Bebek katilinin örgütü kilitleri kırarak Kürtçe eğitim veren okulları yeniden açtığı gibi, diğer okulları da yakmaya, kundaklamaya, öğretmen ve öğrencilere korku salmaya, tehdit etmeye başladı.
Özellikle ‘Atatürk ve Cumhuriyet’ adını taşıyan okulları yakıp, yıktı terör örgütünün eli kanlı maşaları..
Polis ve asker seyretmekle yetindi bu hain saldırıları..
Doğu ve Güneydoğu’da yaşanan bu çirkinliklerin Türkiye’nin diğer bölgelerine, Antalya’ya sıçramasından endişe ediliyor..
Eğitim-İş Antalya Şubesi, yazılı bir açıklama yaparak bu kaygıları dile getirdi ve gerekli önlemin alınmasını eğitim güvenliğinin ivedilikle sağlanmasını istedi..
Eğitim-İş’in açıklaması mutlaka önemsenmeli..
Açıklamanın şu bölümüne özellikle dikkat çekmek istiyorum :
“Demokrasinin olmazsa olmazı olarak sunulan anadilde eğitim, emperyalizmin etnik ve mezhepsel bölünme planları çerçevesinde ulusal devletin parçalanması amacıyla kullanılmaktadır. Irk, etnik köken, dil, kültür, din, cinsiyet ve diğer nedenlerle hiçbir ayrım yapmaksızın tüm insanların eşitliğine inanan Eğitim-İş, Türkiye'deki farklı etnik kökenlerin anadilini öğrenme hakkı olması ve devletin de bunun için gerekli koşulları sağlaması gerektiğini savunmaktadır. Ancak, anadilde eğitim üniter yapıyı bölecektir.Toplumsal yıkım projesini, toplumsal barış ve huzur projesi olarak halka yutturmaya çalışan siyasi iktidarı eğitim çalışanlarına ve okullara yönelen tehditlere karşı tedbirler alması konusunda uyarıyoruz”
Bölücülerin bu kadar şımarması, ülkenin her yerinde huzursuzluk çıkarmasının nedeni elli..
“’Çözüm süreci’ denelin aslında toplumsal yıkım projesine hızla dönüşmeye başlayan pazarlıkların halka ‘toplumsal barış ve huzur projesi’ diye yutturulmaya çalışıldığı ortada.
Gerçek şu ki eğitim çalışanları diken üstünde okullar da tehdit altında..
Hükümetin ivedilikle okullar ve çevresinde önlem alması şart.
Bu noktada yapılacak bir hata çok büyük kargaşa neden olup, toplumsal barışı bir daha düzeltilmesi olanaksız hale getirebilir.
PKK ve maşaları ile onlara destek olan, sırtını sıvazlayan, koy kanat verip, cesaretlendirenler şunu asla ve asla akıllarından çıkarmasınlar:
“Laik, demokratik, üniter, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti hayalimizi rafa kaldırmaya kimsenin gücü yetmeyecektir”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.