
İbrahim Akkaya
Eğitim S.O.S veriyor!
‘Okulun bahçesini sattılar’ başlıklı dünkü yazıma yoğun tepki aldım.
Tepkilerin odak noktası Galip Kahraman İlkokulu gibi Antalya’nın köklü eğitim kurumlarından birisinin bahçesinin bir bölümünün konut yapımı için satılması, bununla da kalınmayıp okulun bahçesinin tel örgülerle ikiye bölünmesiydi.
Bu olayın kent merkezinde bulunan okul binalarının arazilerinin satılarak hazineye kaynak sağlanmasıydı.
Antalya kent merkezinde bulunan okulların arazilerinin satılması, binalarının yıkılarak okulların Yeşilbayır-Yeniköy bölgesine taşınmasıyla ilgili olarak da kargaları bile güldüren şu gerekçe ortaya konuyor:
“ Antalya kent merkezi trafik yükünü kaldıramıyor. Özellikle pik saatler olarak bilinen okula gidiş ve okuldan çıkış saatlerinde trafik kilitleniyor. Okulların kent merkezinden uzaklaştırılması trafikteki sıkıntıyı bir ölçüde ortadan kaldırabilir”
Gerekçe doğru da olabilir..
Trafikte bir rahatlama da sağlanabilir..
Ama hiç bir gerekçe okul binalarının satılması ya da yıkılması veya Galip Kahraman İlkokulu örneğinde olduğu gibi bahçesinin yarısının satılması olamaz, olmamalı..
AKP hükümetinin okulların kent merkezine çıkarılması yönünde bir projesinin olduğu biliniyordu..
Bu son gelişme doğal olarak Antalya’nın diğer köklü eğitim kurumları için de tehlike çanlarının çaldığı şeklinde yorumlanıyor.
Dün Konyaaltı Caddesi’ndeki Antalya Endüstri Meslek Lisesi ve Teknik Lise alanı için böyle bir planlamanın olduğunu vurgulamıştık.
Bu kabul edilemez uygulamaların devam etmesi halinde koruma altında olan Antalya Lisesi, Dumlupınar ve Cumhuriyet İlkokulları gibi eğitim kurumlarının arazilerinin de yapılaşmaya açılması tehlikesi söz konusu olacak..
Çünkü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, bir süre önce SİT kavramını ve SİT sınırlarını değiştirdi..
Yani rantçılar nereye gözünü dikiyorsa oranın SİT derecesi değiştirilerek ‘düşük yoğunluklu konut ve turizm tesisi’ yapılması gündeme gelecek..
Hükümetin ucube 4+4+4 sistemi ile Milli Eğitim yaz boz tahtasına döndü..
Her gelen Milli Eğitim Bakanı sistemi değiştirdi..
Tüm bakanların amacı da okullarda dini eğitime ağırlık verilmesiydi..
Ancak bunu yaparken eğitimin kalitesi düştü..
Bir zamanlar sınavlarda Türkiye’nin zirvesine yer alan Antalya nal toplamaya başladı..
Yetkililerin bazı özel okulların başarılarının ardına sığınarak yaptıkları açıklamalar gerçekleri gizlemeye yetmiyor elbette..
Gerçek şu ki eğitimde kalite yok, verim çok düşük, okullarda huzur yok..
Öğretmen-öğrenci-öğretmen-veli, veli-okul yönetimi ilişkileri kopma noktasında..
Disiplinsizlik aldı başını gidiyor..
Kimi okullarda olaysız gün geçmiyor..
Kimi okulların çevresi ile karanlık tiplerin, uyuşturucu kuryelerinin cirit attığı mekanlar haline geldi.
Sizlerle Antalya İl İstihdam Kurulu’na Antalya İl Milli Eğiti Müdürlüğü’nün sunduğu rapordaki öğrenci sayılarını paylaşmak istiyorum.
2015 yılında Antalya’da İmam Hatip okullarına giden öğrencilerin sayısı 8 bin 941
2015 yılında devlet okullarına giden öğrencilerin sayısı 60 bin 800
2015 yılında özel okullara giden öğrencilerin sayısı ise 48 bin 360
2016 yılında ise rakamlarda çok çarpıcı değişiklikler söz konusu.
2016 yılında din eğitimi ağırlıklı olan(İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Lisesi) okullara giden öğrenci sayısı 19 bin 900(Bir önceki yıla göre yüzde 100’ün üzerinde artış söz konusu)
2016 yılında devlet liselerine giden öğrenci sayısı 50 bin 173
2016 yılında teknik liselere giden öğrenci sayısı(özel eğitim kurumları)42 bin 211
Demek ki dini eğitimin ağırlıklı olması eğitim kalitesini yükseltmiyor, disiplin konusunda artı bir değer olmuyor.,.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.