Bir başıbozukluğu anlatmak için kullanılan argo bir tabirdir. Bir eğitim kurumunu yöneten birinin kullanacağı bir tabir de değildir. Hele hele bir öğretmenin, öğrencilerine kullanması kabul edilemez…
Ama oldu…
Yakıştıramasak da…
Peki neden oldu?
Ne yaptı öğrenciler…
Okula mı gelmedi, dersini mi yapmadı?
Hayır…
Sadece hepimizin yıllarca öğrencilik dönemlerinde okuduğu Andımızı okumak istedi…
Ama müdür sağ olsun, ensesine dökülen saçlarını savurarak esip gürledi…
‘Dingonun ahırı mı burası’ diyerek bir taltifi hak etti…
Cumhuriyetçi, Atatürkçü, yurtsever, laik çağdaş eğitimden yana olan herkesin de tepkisini çekti…
Ve öğrencilerden de gereken cevabı aldı…
Andımızı okutmayan müdüre Andımızla cevap verdi gençlik…
Kapısına Andımızı yapıştırdılar…
Okur mu bilmem…
Ama sevse de sevmese de yasa ve yönetmelikler açısından okunmasında hiçbir kısıtlayıcı durum olmayan Andımızı bu ülkenin çocukları okuyacak…
Öğrenecek…
Kendi çocuklarına da öğretecek…
Gelin bir kez de biz paylaşalım, Dr. Reşit Galip’in yazdığı ve 1933’te Türk çocuklarına armağan ettiği Andımızı…
Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak,
yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe
durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.